Haberler

Türkiye’nin ilk ‘Alevi lisesine’ yönelik tepkiler…

“Demokratik-laik ülkelere uygun değil”

HDP İstanbul Milletvekili, Alevi Bektaşi Federasyonu kurucusu ve Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği kurucusu Ali Kenanoğlu, bu uygulamanın demokratik ve laik bir ülkelere uygun olmadığını düşünüyor.

Ali Kenanoğlu

“Biz imam hatipleri de dede yetiştiren liseleri de doğru bulmuyoruz. Bu, ilgili inancın ibadethanelerinde, kendi inançsal öğretileri içerisinde, dergahlarda, cem evlerindeki kurslarda oluşması gereken bir şey. Doğrusu budur,” diyor euronews Türkçe’ye konuşan Kenanoğlu.

Kenanoğlu, devletin zaten cemevleri üzerinde denetleme mekanizması olduğunu, ancak bu uygulamayla birlikte Diyanet aracılığıyla Sünniliğin kontrol altına alınması gibi Aleviliğin de zapturapt altına alınabileceği riskinin doğduğunu kaydediyor:

“Biz bunu bir asimilasyon olarak görüyoruz. Alevilerin ibadethanesi devlet tarafından kabul edilmezken, böyle bir okulun açılması samimi ve iyi niyetli değildir.”

“Alevilerin ibadethanesi devlet tarafından kabul edilmezken, böyle bir okulun açılması samimi ve iyi niyetli değildir.”

Ali Kenanoğlu
HDP Milletvekili, Alevi Bektaşi Federasyonu kurucusu
———————————————————————————————————————————————————————-

Türkiye’nin ilk ‘Alevi lisesine’ yönelik tepkiler farklı: Asimilasyon mu kazanım mı?

Türkiye’nin ilk 'Alevi lisesine' yönelik tepkiler farklı: Asimilasyon mu kazanım mı?

İstanbul Halkalı’da özel sektör finansmanıyla kısa süre önce temelleri atılan ve 600 öğrenci kapasitesiyle Eylül ayında eğitim-öğretim dönemine başlayacak olan “Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi” farklı tepkiler almaya devam ediyor.

Kimi kesimlere göre, söz konusu model, bilimsel ve laik eğitim modeline aykırı olup, Alevilere yönelik olarak yürütüldüğü iddia edilen asimilasyon politikalarının ve eğitimin dinselleştirilmesinin bir uzantısı.

Bu görüşe göre, henüz cem evlerine hukuki statü tanınmazken, Alevilerin dini önderleri olan dedeler unvanlarını kullanamazken, bu girişimler Alevilerin temel sorunlarına çözüm bulmaktan uzak.

Okulun Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olması ise, uygulanacak müfredat ve ders verecek öğretmenlerin nesnel olmayabileceği çekincesini doğuruyor.

Ancak, kimi çevrelere göre, ilk kez bir Anadolu lisesinde seçmeli ders olarak Alevilik inancının öğretilecek olması, Aleviler için önemli bir kazanım.

“Demokratik-laik ülkelere uygun değil”

HDP İstanbul Milletvekili, Alevi Bektaşi Federasyonu kurucusu ve Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği kurucusu Ali Kenanoğlu, bu uygulamanın demokratik ve laik bir ülkelere uygun olmadığını düşünüyor.

Ali Kenanoğlu

“Biz imam hatipleri de dede yetiştiren liseleri de doğru bulmuyoruz. Bu, ilgili inancın ibadethanelerinde, kendi inançsal öğretileri içerisinde, dergahlarda, cem evlerindeki kurslarda oluşması gereken bir şey. Doğrusu budur,” diyor euronews Türkçe’ye konuşan Kenanoğlu.

Kenanoğlu, devletin zaten cemevleri üzerinde denetleme mekanizması olduğunu, ancak bu uygulamayla birlikte Diyanet aracılığıyla Sünniliğin kontrol altına alınması gibi Aleviliğin de zapturapt altına alınabileceği riskinin doğduğunu kaydediyor:

“Biz bunu bir asimilasyon olarak görüyoruz. Alevilerin ibadethanesi devlet tarafından kabul edilmezken, böyle bir okulun açılması samimi ve iyi niyetli değildir.”

“Alevilerin ibadethanesi devlet tarafından kabul edilmezken, böyle bir okulun açılması samimi ve iyi niyetli değildir.”

Ali Kenanoğlu
HDP Milletvekili, Alevi Bektaşi Federasyonu kurucusu

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde 2017-2018 eğitim-öğretim yılında müfredat açısından bazı değişiklikler yapıldı ve önceki programa kıyasla Alevi inancına daha geniş bir şekilde yer verildi.

“Toplumsal mutabakat aranmadı”

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık ise, bu lisenin ilgili kurumlarla toplumsal bir mutabakata varılmadan açılmasını hatalı buluyor.

Euronews Türkçe’ye konuşan Arık, “Zorunlu din dersi gibi daha çok temel konularda bile gerekli yükümlülükler yerine getirilmemişken, halen belli bir inancın esaslarını benimseyen bir din eğitimi uygulanırken, bu konuda bir uzlaşı zemini için tartışma ortamı yaratılmalıydı,” diyor.

“Çoğulculuk ve inanç özgürlüğü açısından sorunlu bir uygulama. Süryaniler, Ermeniler de benzer bir haktan yararlanacak mı? Heybeliada Ruhban okulu bu bağlamda nasıl ele alınacak? Bu yönde nasıl adımlar atılacak? Henüz bunlar tartışılmadı. Eğer Alevilere yönelik bir okul açıyorsanız, diğer inanç gruplarına yönelik planları da sunmalısınız; müfredatı kamuoyuyla paylaşmalısınız”, diye ekliyor Arık.

Alevi inanç önderi ve Kâğıthane Nurtepe Hacı Bektaş Veli Eğitim ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Şahan, Halkalı’da açılacak olan lisenin bir Anadolu lisesi statüsünde olacağını ve sadece seçmeli derslerde Alevilik-Bektaşilik öğretileceğini belirtiyor.

Euronews Türkçe’ye konuşan Şahan, “Bunda olumsuz bir şey yok. Alevi çocukları istiyorlarsa ve Türkiye çapında gerekli başarı dilimi içine girmişlerse, buraya başvuruyorlar ve mülakatla da alınıyorlar,” dedi.

Bu uygulama çığır açacak diyen de var

Bu uygulamayı “kazanılmış bir hak” olan gören ve “seçmeli dersler açısından çığır açacağını” belirten Şahan, lisenin asimilasyonun önünü açacağına dair iddiaları ise sert bir şekilde reddediyor:

“Oniki imamı bilen, kirvelik ikrarını bilen kişi, Pir-Mürşit-Rehber üçlüsüne bağlı olan kişi hiçbir zaman asimile olmaz. İnsan bilgisiz kaldığında, ya çıkarlarından dolayı ya korkudan asimile olur. Almanya’da 10 Alevi öğrenci birleştiğinde devlet onlara Alevi öğretmen tayin edip, kendi hazırlamış olduğu müfredatla Alevilik dersi verirken, bizde neden olmasın?”

Şahan, “Bu okulun altyapısı oluşturulurken, bir Galatasaray Lisesi, Robert Kolej lisesi boyutunda planlama yapıldı. Bilimi esas alıyor; sosyal, sportif açıdan kapsamlı bir eğitim söz konusu. Alevilik de bunun bir boyutu. Biz bu çocukları dünya standartlarında yetiştireceğiz,” diye ekliyor.

Şahan, dede soyundan olup kendi ocaklarında icazet aldıkları taktirde bu liseden mezun olan çocukların ileride dedelik yapabileceklerini kaydediyor.

Halkalı’daki yeni lisede Alevilik-Bektaşilik dersinin seçmeli olması öngörülüyor.

Kendisini “yol hizmetkarı” olarak tanımlayan Mehmet Turan Dede, “devlet politikası içerisinde eğitim anlayışıyla ilgili herhangi bir kuruluşun Alevilik öğretme düşüncesiyle hareket etmesini, devletin kendi Alevi’sini yaratma girişimi” olarak değerlendiriyor.

“Belli bir süre sonra da kendisi dışındaki diğer kurumları illegal sayarak kendi yetiştirdiği kişileri makbul görme gibi bir eğilim ortaya çıkabilir,” diyen Turan, “Yeni lisede yetiştirilen dedelerin egemenlere hizmet edeceğini ve buradan mezun olan kişilerin Alevi dedeleri arasında mektepli-alaylı şeklinde bir ikilik oluşturabileceğini” söylüyor.

“Aleviliğin okulu cem evleridir”

Turan, “Aleviliğin okulu ocaklardır, cem evleridir. Dedeler, usta-çırak ilişkisiyle, kendisini geliştirerek, akademik alandaki bilgilerle beslenerek, ocaktan yetişerek olur. Okulda yetişmezler,” diye ekliyor.

Norveç Helsinki Komitesi İnanç Özgürlüğü Girişimi Direktörü Dr. Mine Yıldırım, “Din veya inanç özgürlüğü hakkı inananların tek tek veya birlikte din veya inançlarını öğretim yoluyla açıklama haklarını içerir. Maalesef din veya inanç özgürlüğünün bu bileşeni Türkiye’de en fazla kısıtlanan boyutlarından biri. Din eğitimi neredeyse tamamen devlet tekeli altında,” diyor.

“Türkiye’de din eğitimi neredeyse tamamen devletin tekelinde.”

Dr. Mine Yıldırım
İnanç Özgürlüğü Girişimi Direktörü

İnanç Özgürlüğü Girişimi, Türkiye’de düşünce, din, inanç özgürlüğüne dair konularda 2011 yılından beri izleme çalışmaları yapıyor. Ocak 2016-Mart 2019 dönemini kapsayan son raporlarında da Alevi topluluğuna mensup bireylerin Türkiye’de yaşadığı din ve inanç özgürlüğü konusundaki sorunlar ele alındı.

Özel statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi, Yıldırım’a göre kendine özgü bir örnek olup, ortaya çıkış süreci geniş kapsamlı bir katılım süreci içermediği için Alevi toplumu tarafından ne kadar kabul göreceğini zaman gösterecek:

“Örneğin ebeveynler ve öğrenciler tercih edecekler mi, eğitim-öğretimin niteliğinden memnun kalacaklar mı göreceğiz. Bu süreçte okulu izlemek önemli olacak. Öğrencilerin din veya inanç özgürlüğü ve ebeveynlerin çocuklarını kendi dini veya felsefi görüşleri doğrultusunda yetiştirme hakları korunmalı. Okulda Alevi toplumunun içerdiği çoğulculuğa da yer verilmesi gerekir.”

Ayrımcılık endişesi

Öte yandan, bu lisenin açılmış olması, Yıldırım’a göre Alevi veya başka din/inanç topluluklarının din görevlisi yetiştirmek için eğitim kurumları açma isteği ve ihtiyacını ortadan kaldırmıyor:

“Toplum açısından bu ihtiyaç ve devlet açısından uluslararası hukuktan kaynaklanan pozitif yükümlülük halen mevcut. Alevi toplumundan gelen eleştirinin de arkasında asıl bu pozitif yükümlülüğün yerine getirilmemesi yatıyor. Tam da, bunun yerine, devlet okulu olarak Alevi din görevlisi yetiştirilmesine yönelik bir okulun açılması ve bunun Alevi toplumunun önemli bir kısmı tarafından sahiplenilmemesi, hatta bir asimilasyon aracı olarak görülmesi yatıyor olabilir.”

Uzmanlar, söz konusu uygulamanın ileride devlet memuriyetine alımında sorun yaratabileceğini, keza bu okula gidip mezun olan çocukların Alevi kimliğinin ön planda olacağını belirtiyorlar.

“Her ne kadar bu okuldan mezun olan herkes dede olmayıp başka meslek seçebilecekse de, mezun oldukları lisenin ayrımcılığa maruz bırakma riskini nasıl önleyeceklerini de yetkililerin açıklaması gerekir,” diye vurguluyor ERG’den Arık.

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu