Ali Kenanoğlu, TBMM Genel Kurul Konuşması (06.02.2019)
TBMM Genel Kurul Konuşması;
– Leyla Güven, Gülten Kışanak, Sebahat Tuncel
– Yerel seçimler ve HDP
– HDP’lilerin seçimlerdeki tavrı
– Avcılık spor değil katliamdır, yasaklansın!
– Hızır İnancı
https://www.youtube.com/watch?v=8l0_1UBG1e0
Sayın milletvekilleri, gündemin bu maddesinde, bundan sonraki kısmında çeşitli siyasi konulardaki görüşlerimizi aktaracağım. Biliyorsunuz, bugün Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güven’in açlık grevinin 91’inci günündeyiz. Kendisinin açlık grevi için Meclis Grubumuz dün gece sabaha kadar burada barış, adalet, demokrasi nöbeti tuttu. Ve biz Leyla Güven arkadaşımızın talebinin yerine getirilmesi ve tecridin kaldırılması için Leyla Güven’in sesine ses olmaya devam edeceğiz.
Leyla Güven ne istiyor? Aslında Leyla Güven Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin kendi yasalarını uygulamasını istiyor. Ayrıca özel bir hukuk, özel bir talepten ibaret değil kendisininki ve cezaevlerindeki durum: Şu anda 285 tutuklu bu amaçla açlık grevinde ve bunun haricinde başka insanlar da örneğin Selçuk Kozağaçlı’yla birlikte 5 avukat arkadaşı da adalet talebi nedeniyle açlık grevindeler. Yine, Eren Erdem’in de yakın zamanda bu taleple açlık grevi içerisinde olduğunu biliyoruz.
Yine, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel arkadaşlarımız, bu Parlamentonun üyesi arkadaşlarımız, bizim Alevi inancının ocakzade kadınları, yol erenleridir; kendilerini de buradan saygıyla, sevgiyle anıyorum. Kendileri, özellikle Gültan Kışanak Başkanımız, belediyeciliği esnasında yedi gün yirmi dört saat, 365 gün boyunca müfettişler belediyede yatıp kalktılar, hiçbir yolsuzluk, hırsızlık bulamadılar ve ondan sonra da siyasi birtakım nedenlerle görevinden alarak -bütün belediyelerimizde olduğu gibi- kendisini cezaevine koydular. Ve kayyumların atandığı yerlerde kayyumlar hırsızlıktan, yolsuzluktan dolayı görevden alındı arkadaşlar yani atanan birçok kayyum hırsızlıktan yolsuzluktan dolayı görevden alındı.
Şimdi, seçim atmosferindeyiz ve bu seçim atmosferinde görüyoruz ki birtakım önergeler, araştırma önergeleri filan “Acaba hangi parti HDP’yle birlikte oy kullanacak?” üzerinden verilmeye başlamış. Yani HDP olmasa üretecek siyasetiniz, söyleyecek sözünüz, konuşacak lafınız yok neredeyse. Bekliyorsunuz ki HDP kiminle oy kullandı, hemen “tweet” atalım. Siyasetinizi bunun üzerine kurmuşsunuz ve HDP kime oy verecek, HDP’liler kime oy verecek, bunun hesabını yapıyorsunuz. Ve biz biliyoruz ki HDP kaybetmediği sürece siz kazanamayacaksınız. HDP bu ülkede bu duruşunu, bu onurlu siyasetini yaptığı sürece de siz kaybetmeye, HDP de kazanmaya devam edecektir.
Şimdi, herkes bir beka sorunu ortaya koyuyor ve HDP’yi de iktidarıyla, kimi muhalefetiyle, bu beka sorununun bir tarafı olarak gösteriyorlar. Evet, HDP bir beka sorunudur ama nasıl bir bekanın sorunudur? Sizin saraycı, saltanatçı iktidarınız, sizin mevki, makam hevesiniz açısından bir beka sorunudur. Sizin “Ne istediler de vermedik.” dediklerinize karşı bir beka sorunudur. Sizin bu ülkeyi parsel parsel sattıklarınıza karşı bir beka sorunudur. Her türlü hırsızlığı, yolsuzluğu, talanı, yalanı, iftirayı, rantçılığı “Vatan, millet Sakarya, bayrak.” edebiyatıyla üstünü örtenlerin oluşturduğu beka sorununun karşısında HDP vardır. O yüzden sizin için HDP beka sorunudur. Bu anlamıyla, HDP, sizin bu rantçı, talancı ve sahte vatansever yüzünüze karşı beka sorunu olmaya devam edecektir.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz bir tane organize suç örgütü lideri var, ceza almış, hüküm giymiş bundan dolayı ve çıkıyor her seferinde halkı tehdit ediyor, muhalefeti tehdit ediyor ve toplumdan gelen birtakım baskılar neticesinde kerhen savcılar göreve geçip hakkında soruşturma açıyorlar. Peki, sonra ne oluyor? Bir bakıyorsunuz o soruşturmaların hepsinden takipsizlik veriliyor, beraat ediyor beyefendi.
Şimdi, ama bakıyorsunuz, bu ülkede bir ergen bakan var, bu ülkede kendisini televizyoncu olarak gören televizyoncu bozuntuları var, onlar çıkıyorlar, bu ülkenin muhalefet liderlerine hakaret ediyorlar, her türlü küfrü ediyorlar ve bunlar hakkında herhangi bir işlem yapılmıyor.
Bizim bir önceki dönemlerde grup başkan vekilimiz olan Ahmet Yıldırım, AKP Genel Başkanına padişah benzetmesi yaptı diye iki buçuk yıl ceza aldı ve milletvekilliği düşürüldü ama bir tarafta da atanmış bakanlar muhalefet liderlerine, sadece bir tanesine de değil, her türlü hakareti yapıyorlar ama haklarında hiçbir işlem yok, hatta normal eleştiri kapsamında değerlendiriliyor. Gelinen nokta ve getirdiğiniz yer buradır ve seçimlere de böyle hazırlanıyorsunuz. Selahattin Başkan -Sayın Demirtaş- boşuna demiyordu “Adil, özgür ortamda seçim yapalım, istiyorsanız her hafta yapalım. Hiç sorun yok. Ama siz bu yöntemlerle bizi ve muhalefeti her gün terörize ederek, kriminalize ederek, bir yerlere yamamaya, yamatmaya çalışarak, “Efendim, şunun yanındaydı, bunun yanındaydı.” diyerek bir taraftan da işgal ettiğiniz, ele geçirdiğiniz havuz medyası, bütünüyle hepsi tek taraflı yayınlarla bu algıları oluşturarak aldığınız seçimler meşru bir seçim değildir, meşru bir sonuç da değildir, biz bunların hepsini biliyoruz ama bütün bunlara rağmen, bütün bu olanaksızlıklara rağmen de sizin siyasetinize mahkûm olmayacağız.
HDP’liler nerede kime oy vereceklerini çok iyi biliyorlar. HDP seçmeni, HDP’ye oy veren seçmen Türkiye’nin en bilinçli, en politik seçmenidir. Bunu biz söylemiyoruz, bunu bu konuyla ilgili araştırma şirketleri söylüyorlar. Yaptıkları bilimsel çalışmaların sonucu olarak söylüyorlar ve biz şunu biliyoruz ki HDP’liler bu seçimde de nereye oy vereceklerini çok iyi biliyorlar ve kendi kimliklerini yok sayan, inancını, ibadetini yok sayan, kültürünü, dinini yok sayan, cemevlerini ibadethane olarak kabul etmeyen, Kürt’ün dilini, ana dilini yok sayan ve talancı, rantçı, yalancı, iftiracı siyasetlerle manipülasyon yapanlara oy vermeyecek. Parti ismine filan gerek yok. Herkes kendisini bu süzgeçten geçirsin, görsün. Kim ki bu tür tavır içerisindeyse HDP’lilerden oy alamaz, bu çok nettir.
HDP ve HDP’liler, onurlu siyaset yapan ve davasına, mücadelesine sahip çıkan insanlardır. Her şekilde kendi siyasetimizi de kendi oyumuzu da kendimiz belirleyerek veriyoruz. Kiminle yan yana düştüğü bizim umurumuzda değil, onu siz düşünün.
Değerli arkadaşlar, iki konuya daha değinip konuşmamı tamamlayacağım. Biliyorsunuz, avcılık meselesi vardı. Özellikle Dersim’de ve geçen gün de Maraş’ta ilk defa görülen dağ keçilerini katlettiler. Avcılık bir spor değildir, avcılık bir katliamdır. Bunun, spor olmaktan çıkarılması ve yasaklanması gerekiyor.
Bakın, bizim inancımızda, Alevi inancında avcılar ceme alınmazlar, ibadete alınmazlar. Niye ibadete alınmazlar? Çünkü zevk için cana kıydıkları için ibadete almayız biz onları, düşkün sayarız. İbadetten, inançtan men ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Milletvekili.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla bu avcılığı da artık kimsenin spor olarak görmemesi gerekir. Bu, bir katliamdır.
Şu an Hızır ayındayız, Hızır inancı içerisindeyiz. Önümüzdeki hafta Hızır oruçlarımızı da tutacağız. Hızır, cümlemizin yardımcısı olsun. Hızır, darda kalanların yanında yer alsın, yoldaşı olsun ve cümle mazlumların yar ve yardımcısı olsun.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)