Ramazan iftarı
Ramazan iftarı
Ramazan orucu Sünni ve Şiilerce tutulan bir oruçtur. Alevi tanımlaması içerisinde bulunan Kızılbaş ve benzeri isimlerle de bilinen inanç içerisinde ramazan orucu yoktur. Alevi inancına mensup kişiler, inançsal bir gerek olarak ramazan orucu tutmazlar. Alevilerin görgü ceminde, Alevilikçe hak olan ve bir Alevi’nin inançsal yükümlülükleri yola talip olan kişiye hatırlatılır ki bunun içinde ramazan orucu yoktur.
Cemde Dede talibe; Pir, Mürşit, Rehber kapılarının, hak olduğunu hatırlattıktan sonra, on iki gün Muharrem orucunun, üç gün Hızır orucunun, Medet Mürvet orucunun, kırk sekiz perşembe orucunun hak olduğunu hatırlatır.
Bunları yazarken bir taraftan da nasıl bir zulüm içerisinde olduğunun bilinmesini isterim. İnsanin inancının istila edilip aslında “Senin inancın şöyle böyle” denilmesinin sonucu olsa gerek bu durum. Kendi inancımızda nelerin olup nelerin olmadığını ispatlamaya çalışmak zulümdür. Yıllarca içerisinde yasadığımız ve uğruna bedel ödediğimiz inancımızın bugün öyle olmayıp böyle olduğunu anlatmaya, kendimizce ispatlamaya çalışıyoruz. Bu yazıyı okuyup “Ama benim Alevi komşum var ve ramazan orucu tutuyor” diyenleri duyar gibiyim. Asimile edilmiş Aleviler ile Şii olup da ben Aleviyim diyen kişiler bizi ve bu inancı bağlamaz. Bu da böyle biline.
Ramazan orucunun tutulduğu ramazan ayı Alevilerin ve oruç tutmayanların en çok ayrımcılığa tabii tutulduğu aydır. Bunları simdi burada tek tek sıralamayacağım. Bunlar çokça yazıldı çizildi, değişen bir şey oldu mu derseniz bizim acımızdan. Aynı tas aynı hamam. Ayrımcılık artarak devam ediyor.
Ramazan ayı gibi inançsal zamanlar; ayrıştırmanın değil, birlikteliğin yaşanması gerektiği zamanlardır. İnançlar insanlara iyilik aşılar. İyi insan olmayı öğütler. Öyleyse bunun gereği olarak kardeşliklerin kurulması başka zamanlarda atılamayan adımların bu aylarda atılması gerekir.
İki gün önce iki ayrı kardeşlik sofrası kuruldu, bunlardan birisi Polat Residans Otelde, diğeri ise Yeniköy Parkı’nda. Polat otelde bir hesap kitap ve çıkar sofrası kuruldu. Katılanların çoğunun (herkesin diyemeyiz) bir hesabı vardı, hatta iftarı düzenleyenlerin de, iftarı Alevi kurumları adına iki Alevi iş adamının düzenlendiği söylendi. Demek ki sponsorlar da bunlardı. Alevilikte ramazan orucu yok ki, iftarı olsun. İftarı Sünni kurumlar düzenlese de Alevi dernekleri davetli olsaydı anlardık ta bunu anlayamadık. Neyse buraya fazla takılmayalım. Bu iftardakiler hoş sözlerle karşılıklı taleplerle oturdular sofraya, Dede Derviş Tur, Cumhurbaşkanından Alevileri rahatsız eden bazı konularda ricacı oldu, ondan bir şeyler istedi, Bülent Arınç ve Cumhurbaşkanı da Alevilerden bir şeyler istedi, doğrudan olmasa da konuşmanın sonucu buydu. Bunlar sesli talep edilenlerdi acaba seslendirilmeyen talepler neydi bunları da zamanla anlayabileceğiz.
Yeniköy’de ise yeryüzü sofrası kuruldu, çağrıcı yok, sponsor yok, ev sahibi yok, herkes getirdiği yiyecekleri gazete kağıtlarının üzerine sererek, birlikte paylaştılar. Kimsenin kimseden bir beklentisi, talebi olmadı. Tek talep kardeşliklerini pekiştirmek ama değiştirmeden, ama dönüştürmeden, herkes herkesi olduğu gibi kabul ederek.
Kardeşliğimiz daim olsun.
Evrensel Gazetesi / 25 Temmuz 2013