Maraş Katliamı, Başbağlar Katliamı, Anti-Demokratik Uygulamalar (20 Aralık 2018 Genel Kurul Konuşmam)
TBMM Bütçe görüşmeleri kapsamında kürsüye çıkan Halkların Demokratik Partisi İstanbul Mv. Ali Kenanoğlu, Maraş Katliamı anmalarının valilik tarafından engellenmesi, iktidarın Başbağlar Katliamı konusundaki samimiyetsizliği ve maruz kalmış olduğumuz anti-demokratik uygulamalara değindi.
Bir çeşit distopyaya doğru ilerliyorken, iktidarın sıklıkla “özgürlükler ülkesi” olduğumuz yönünde açıklamalar yaptığından bahseden Kenanoğlu, ifade özgürlüğünden anlaşılanın gözaltılarda verilen ifade olduğunu ve böyle olduğu ölçüde de ifade özgürlüğünü doya doya yaşadığımızı dile getirdi.
Konuşmasında, Maraş Katliamı anmalarının valiliğin aldığı kararla yasaklandığını aktaran Kenanoğlu iktidarın bu katliama bakış açısının bu yasaklamalarla bir kez daha teşhir olduğu yönünde bir değerlendirmede bulundu.
Son olarak Başbağlar Katliamı’na ilişkin de konuşan Kenanoğlu, katliam mağduru ailelerin katliamın detaylarıyla birlikte araştırılması amacıyla 2013 yılında Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için verdikleri dilekçenin iktidar tarafından reddedildiğini aktardı.
Konuşmanın tam metni şöyle:
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bugün dokuz gündür bütçeyi konuşuyoruz. Biz de bununla ilgili muhalefetimizi yapıyoruz ve burada işte İYİ PARTİ Grubu, HDP Grubu, CHP Grubu bütçeyle ilgili birçok konuda, hem genel siyasi konularda hem de bütçe üzerinden görüşlerini dile getirip tespit ettikleri birtakım eksikleri burada sunuyorlar. Ancak şu dikkatimizi çekti ki her konuşmacıya AK PARTİ grup başkan vekilleri mutlaka cevap veriyorlar ve bu cevapları verirken de şöyle bir şey var: Hani her biriniz mutlaka bir kredi kartları merkezini aramışsınızdır ya da bir sular idaresini filan aramışsınızdır, bir çağrı merkezi vardır, karşınıza çıkar çağrı merkezi, siz ne söylerseniz söyleyin o çağrı merkezi aynı cevabı verir.
Burada dokuz gündür AK PARTİ grup başkan vekilleri iki temel cevap veriyorlar, iki temel cevap, bunlardan bir tanesi şu: “AKP on altı yıldır seçim kazanıyor, öyleyse biz haklıyız, biz doğruyuz.”
İki “Türkiye demokratik bir devlettir. Yargı bağımsızdır, özgürlükler boldur.” Bu iki temel cümleyi her seferinde çağrı merkezi gibi burada bütün muhalefet partilerine cevap olarak söylüyorlar.
Şimdi, dün biz Orta Doğu Teknik Üniversitesinde öğrencilerin düzenlediği bir paneldeydik. Milletvekilimiz Murat Çepni ve milletvekili adayımız Veli Saçılık’la beraber. Gittiğimizde şunu gördük arkadaşlar: ODTÜ’ye biz gideceğiz diye, orada panel düzenlenecek diye sınavlar iptal edilmiş, okul kapatılmış, bütün öğrenciler tatil edilmiş. Niye? Biz gideceğiz, orada panel yapacağız, 19 Aralık cezaevi katliamları ve 19 Aralık Maraş katliamıyla ilgili sunum yapacağız, anma yapacağız. Buradan kaynaklı olarak okul tatil ediliyor, sınavlar iptal ediliyor ve burada siz hâlâ özgürlüklerden, haktan, hukuktan bahsediyorsunuz. Veli Saçılık çok önemli bir şey söyledi orada, bunu aktarmak isterim. Dedi ki: “Ya doğru söylüyorlar aslında, ifade özgürlüğü var, bizi her gün ifadeye çağırıyorlar. Öğrenciler ifadeye gidiyor, işçiler ifadeye gidiyor, doktorlar ifadeye gidiyor, öğretim görevlileri ifadeye gidiyor, her gün ifademizi alıyorlar, bu ülkede ifade özgürlüğü böyle var.”
Şimdi değerli arkadaşlar, on altı yıldır seçim meselenize de Sayın Demirtaş söyle bir cevap vermişti, demişti ki: “Gelin devletin desteğine güvenmeden, gelin özgürlüklerin önünü açarak, medya üzerindeki baskıyı ortadan kaldırarak, adaletli bir şekilde seçim yapalım, her hafta yapalım, her hafta. Şimdi, böyle laflarla, sözlerle bu işler sonuçlanmaz.
Değerli arkadaşlar, bugün Maraş katliamının yıl dönümündeyiz. Maraş katliamında bugün ne oldu? Bugün Maraş katliamının yıl dönümünde her şeyi dile getirdiğimizde sürekli şunu söylüyorsunuz: “Dış güçlerin işi, dış güçlerin işi.”
SALİH CORA (AKP Trabzon Milletvekili) – Başbağlar katliamından bahset!
ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Şimdi bahsedeceğim, vakit verirlerse bahsedeceğim.
Bizim Bektaşi’nin başı derde düşmüş, bir sıkıntısı varmış, kasabada sürekli dolaşıyormuş, “Her şey Allah”tan, her şey Allah”tan.” diye, kasabanın serserisi de ensesine bir tane vurmuş bunun, ondan sonra Bektaşi şöyle sert bir şeklinde bakınca demiş ki: “Ya, ne bakıyorsun? Her şey Allah’tan.” “Ben de biliyorum her şey Allah’tan da bu dengesiz, psikopat -haşa huzurdan- kimdir, ben esas onu merak ettim; kimin elini kullanıyor, onu merak ettim.” diyor. Şimdi, Maraş katliamını sadece “Dış güçlerin oyunu.” diye atlatamazsınız.
Bugün Cemevi Başkanımıza bir tebligat yapılmış ve Maraş Cemevi Başkanımıza yapılan tebligatta deniliyor ki: “Maraş’ta her türlü etkinlik ve anmalar 31 Aralığa kadar durdurulmuştur, yasaklanmıştır.” Anmayı böyle mi yapacaksınız? Berlin’e gidenleriniz olmuştur, Berlin Parlamentosunun önünde şu fotoğrafla karşılaşırsınız arkadaşlar -ben gittim, gördüm orada- Berlin Parlamentosunun önünde Yahudi Anıt Mezarlığı vardır. Parlamentonun bahçesinde bu. Niye? Katliamla, soykırımla yüzleşmek için vardır. Siz ne yapıyorsunuz? Siz Cemevi Başkanına diyorsunuz ki: “Maraş’ta hiçbir anma yapamazsınız.”
Şimdi vaktimin yettiği ölçüde Başbağlar katliamına değineceğim. Şimdi her dediğimizde “Başbağlar” diyorsunuz ya, Başbağlar katliamı akşam 8’de gerçekleştiriliyor, köye 25 kilometre ötede jandarma, olay yerine on dört saat sonra geliyor. Olay yerinde 585 boş kovan bulunuyor, kovanların balistik incelemesi yapılmıyor.
Bakın, mahkemeler Erzincan’a ve İzmir’e taşınıyor, aileler diyor ki: “Bu bir sürgündür.” Ve Başbağlar katliamının mağdurlarına sahip çıkılmıyor ve o katliam da zaman aşımıyla kapatılıyor, dava, hiçbir tutuklu yok ve aileler 2013 yılında Meclise dilekçe veriyor, “Bir araştırma komisyonu kurulsun.” diyorlar. İktidar belli ve o komisyon kurulmuyor, reddediliyor. Sizin, Başbağlar’a bakışınız da bu, ne anlatayım ben size?“