100. yılında Koçgiri Katliamı’yla ilgili araştırma önergesi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, 100. yıl dönümü dolayısıyla Koçgiri Katliamı’na ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi. Kenanoğlu, aradan geçen 100 yıla rağmen gerçeklerin aydınlatılmadığını belirterek Koçgiri’de yaşanan vahşetin tarihin sır perdelerine hapsedilmemesi için ve hakikatlerin ortaya çıkarılarak geçmişle yüzleşilmesi için Anayasa’nın 98. ve Meclis İçtüzüğü ’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca HDP Meclis Grubu adına araştırma önergesini gerekçesiyle beraber TBMM’ye sundu.
Araştırma önergesi metni aşağıda yer almaktadır.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Tarihte Koçgiri isyanı, Koçgiri katliamı veya Koçgiri olayları gibi adlarla anılan ve binin üzerinde Kürt Alevinin katledilmesi, binlercesinin dağlarda açlık ve sefaletle yaşamak zorunda bırakılması, onlarca köyün yakılıp yok edilmesi ile sonuçlanan bir dramın yüzüncü yıldönümündeyiz. Aradan geçen 100 yıla rağmen yaşanmışlıkların arkasındaki gerçekler bugüne kadar aydınlatılmamıştır. Hâkim tarih anlayışının hafızalardan silmek istediği, vahşet boyutuna varan bu acımasız şiddet sarmalı, tarihin sır perdelerine hapsedilmemesi gereken, bugünümüzün inançsal, kimliksel, kültürel ve sosyolojik sorunlarının izlerini taşıyan cumhuriyetin kuruluş paradigmasındaki bu kırılmanın, tüm yönleriyle araştırılması, hakikatlerin ortaya çıkarılması, geçmişle yüzleşilmesi ve suç veya suçsuzlukların gerekirse özrü ile birlikte hak sahiplerine teslim edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98. ve Meclis İçtüzüğü’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırma sürecinin başlatılması gereğini arz ve teklif ederim.
GEREKÇE
Rivayete göre Nureddin Paşa “Zo (Ermeniler) diyenleri temizledik. Lo (Kürtler) diyenlerin köklerini de ben temizleyeceğim” demiş ve 500 asiyi kendi deyimiyle ‘tepelemiş’ iki bin kişiyi Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürmüştür.
Tarihi Dersim Sancağı’nın batısında yer alan Hafik (Koçhisar), Zara, İmranlı, Refahiye, Kemah, Divriği, Kangal, Kuruçay ve Ovacık coğrafyasında 135 köyde yaşayan, ezici çoğunluğu Kızılbaş Kürt/Zaza olan Koçgiri aşiretleri, 20. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devleti, İstanbul hükümeti ile pek sıcak ilişkiler içinde olmamışlardı. Sorunlar devletin resmî belgelerinde ağırlıklı olarak ‘asayişsizlik’ olarak tanımlanmaktaydı. 1. Dünya savaşının sonlarında Osmanlı İmparatorluğunun dağılması sürecinde bağımsızlığını ilan eden çeşitli halklardan sonra Kürtler de özgün koşullarına göre örgütlenmiş ve Koçgiri aşiretleri de Kürt cemiyetleri ile temasa geçerek 1919 yılında özerklik taleplerini dillendirmeye başlamışlardı.
Resmi kayıtlara göre Koçgiri Aşireti’nin merkezi olarak bilinen Sivas-Ümraniye’de 6 Mart 1921’de yaşanan birtakım “asayişsizlik” olaylarını haber alan Ankara hükümeti asayişi tesis etmek ve olayların büyümesini önlemek amacıyla bölgede örfi idare ilan etmiş, Nurettin Paşa kumandasındaki bir orduyu bölgeye göndermişti. Bastırma harekâtı sırasındaki yoğun şiddet uygulamalarından üç ay sonra Sivas Valiliği’ne gelen Ebubekir Hazım Teperyan Bey’in Sakallı Nurettin’in yaptıklarıyla ilgili olarak TBMM’ne göndermiş olduğu raporuna şu şekilde yansımaktaydı: “Ümraniye bucağı ve Zara ilçesinin merkezine bağlı 132 köy, savaşan düşman istihkâmları gibi yakılmış, yıkılmış, yüzlerce nüfus öldürülmüştür. Ayrıca bütün mal, eşya, zahire ve hayvanları yağma olmuştur. Binlerce nüfus da dağlarda, kırlarda açlıktan ve yoksulluktan ölüme bırakılmıştır.” Ebubekir Hazım Bey, daha sonra yazdığı anılarında “yazdıklarım bir de yazamadıklarım insanın yüreğinin almayacağı şeyler” diyerek katliamın korkunçluğunu belirtmiştir.
O dönemdeki nüfusunun önemli bir çoğunluğu Kürt-Alevilerden oluşan Koçgiri katliamının hemen ardından Sivas’a vali olarak atanan Ebubekir Hazım Tepeyran, 1921 yılında yaşanan olayların bir ayaklanma değil, orada komutanlık yapan ve ‘Sakallı Nurettin’ olarak bilinen Nurettin Paşa’nın acımasız bir katliamı olduğunu belgelere dayandırarak anlatmaktadır. Sakallı Nurettin’in İzmir yangınının da sorumlusu olduğu, bir başka icraatının ise Ali Kemal’i İzmit’te linç ettirmesi gibi buna benzer başka eylemleri de olduğunu belirtmektedir.
Tepeyran’a göre; Sivas’ın Koçgiri (Zara) kasabasında askerlere bir saldırı olduğu gerekçesiyle başlatılan ‘tenkil’ hareketi çok vahşi boyutlara ulaşmıştır. Sonuçta; Koçgiri halkının üzerine gönderilen Sakallı Nurettin ve çete başı Topal Osman, Karadeniz’de Pontus Rumlarına yaptıkları gibi burada da kirli savaş metotlarını uygulayarak, insanlık tarihinin en korkunç zulüm, katliam ve yağmalarından birini gerçekleştirirler. Çok sayıda köyü (en az 132 köy) yakıp yıkarlar. Koçgiri’de 1000`in üzerinde insan katledilmiş, 2000 kişi de yerinden yurdundan edilerek Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürgün edilmiştir!
Koçgiri katliam sürecinin başlangıç tarihi olan 6. Mart 1921’le bitiş tarihi olan 17 Haziran 1921 arasında gerçekleştiği bilinmektedir. Koçgiri katliamı acılarla örülü tarihimizin en önemli dönemeçlerinden birisidir. Geçmişte yaşanmış böylesine bir kırımla yüzleşmekten kimse imtina etmemelidir. Unutmak veya tarihi gerçeklerle yüzleşmemek toplumsal barışa hizmet etmeyeceği gibi bir arada yaşamı da örseleyen bir durumdur.
Sakallı Nureddin Paşa ile Pontus Rumlarına yaptığı insanlık dışı muameleleriyle tanınan çete başı Topal Osman’ın Koçgiri Kızılbaş Kürtlerinin üzerine yürüyerek, ‘isyanı’ destekleyen Türkmen Aleviler de dahil olmak üzere binlerce sivili katletmesi, ‘taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadığı’ bu kıyım, aradan geçen 100 yıla rağmen bugün de Koçgirililerin hafızasında tazeliğini korumaktadır. 100 yıl önce katliam ve gözyaşlarıyla boğulan Kürt halkının insani haklarının verilmeyişi yüz yıl sürecek bir kanlı sürecin başlangıcı olarak, bugün Kürt ‘sorununun’ çözümü için ibret verici örneklerle doludur.
Bu nedenlerledir ki Koçgiri Hareketi ve Kıyımı anlaşılmadan cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin ve Alevilerin maruz kaldığı Maraş, Malatya, Çorum, Sivas, Gazi Katliamları anlaşılamaz. 100 yıl önce Koçgiri kıyımını gerçekleştiren zihniyet, 70’li yıllarda olduğu gibi günümüzde de Roboski, Suruç, 10 Ekim Gar Katliamı gibi kıyımlarla kendini güncellemiştir. Bu katliamlar insanlık suçlarıyla başlamıştır ve bitmiştir.
Halkların Demokrasi Partisi Grubu olarak yukarıda açıkladığımız nedenlerle, 1921 yılında Koçgiri bölgesinde yaşanan bu insanlık suçunun, aradan geçen 100 yıllık zaman diliminden sonra belleklerden silinmemesi, gerçek sebeplerinin günümüz nesillerince iyi anlaşılması, resmi ve bağımsız kaynakların birlikte incelenerek, tarihin bu kanlı, karanlık ve kirli kıyımının, tüm yönleriyle araştırılması, hakikatlerin ortaya çıkarılması, suç veya suçsuzlukların, maddi ve manevi kayıpların gerekirse özrü ile birlikte hak sahiplerine teslim edilmesi amacıyla araştırma komisyonunun kurulmasını çok önemli ve gerekli görmekteyiz.