Kenanoğlu: Kobanî Kumpas Davası, Türkiye’de yargının geldiği noktayı özetliyor!
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Kobanî Kumpas Davası‘nda yaşanan hukuksuzluklara Meclis kürsüsünden anlattı. Meclis çalışmaları dışında Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen Kobanî Kumpas Davası duruşmalarını takip ettiklerini belirten Kenanoğlu, hukukun geldiği aşamayı görmek için her yurttaşın Kobanî Kumpas Davası’nı görmesi gerektiğini ifade etti. 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra kurulan cunta mahkemelerinde dahi insanların savunma yapabildiklerini belirten Kenanoğlu, Kobanî Kumpas Davası iddianamesini kabul eden hakim; Bahtiyar Çolak’ın çete üyesi olmaktan hüküm giydiğini söyledi.
Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.
Dönem: 27 Yasama Yılı: 5 Tarih: 31.05.2022 Birleşim: 96 Ham Tutanak Sayfası: 166
Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye İhracatçılar Meclisiyle ilgili çeşitli düzenlemelerin yer aldığı esasında bir torba kanun teklifi, çeşitli kanunların da içerisinde yer aldığı bir torba kanun teklifi; bunun üzerine parti grubumuz adına söz aldım. Tabii, kanun teklifine geçmeden önce, özellikle Kobani kumpas davasını takip ediyoruz Meclis çalışmalarımız dışında. Orada yaşadıklarımızla ilgili ve arkadaşlarımızın yaşadıklarıyla ilgili birkaç değerlendirme yapıp ondan sonra kanun teklifine geçmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hani Türkiye’de hukukun ne aşamada olduğunu görmek için her bir milletvekili arkadaşımızın gidip Kobani kumpas davasını aşamalarıyla bir izlemesi gerekiyor yani orada Türkiye’nin yargısının ne hâle geldiğini, hukukunun ne hâle geldiğini çok daha net bir şekilde göreceklerdir. 12 Eylül askerî darbesinin yani cuntacıların, kurduğu mahkemelerde dahi savunma hakkı kısılmaz, insanlar savunmalarını yaparlardı; onların da kafasında kararlar hazırdı ama buna rağmen savunmalarını yaparlardı. Kaldı ki 12 Eylül savunmalarından sonra birçok insan da o savunmaları kitaplaştırdı. Yani kitaplaştıracak şekilde, geniş bir şekilde savunmalarını yapabilme hakları vardı. Oysa Kobani davasında şöyle bir şey oluyor, diyor ki hâkim: “Bir günde savunmalarınızı yapacaksınız, bir günde.” Şimdi size ilginç bir örnek vermek istiyorum. Yargılanan arkadaşlar için 5.129 suç istinadı var, 5.129 suç istinadı. Bu suç istinadı için her bir arkadaş çıkıp dese ki: “Ben bu suçu işlemedim.” bu, iki saniye yapıyor. Bunu iki saniyeyle çarptığınız zaman üç saat yapıyor yani suç istinat edilen konuyla ilgili “Ben bu suçu işlemedim.” dese dahi üç saat sürüyor bu söz. Şimdi, bu bile varken yani durum buyken bizim arkadaşlarımıza, orada güya bir yargılama yapılıyor gibi “Bir gün içerisinde savunmayı tamamlayacaksınız.” deniliyor. Şimdi, arkadaşlar, bu, Türkiye’deki yargının geldiği noktayı bize çok iyi özetleyen bir şey.
Şimdi bir taraftan şu var: Biliyorsunuz, mahkemenin başkanı Bahtiyar Çolak diye bir hâkimdi. Bahtiyar Çolak bu iddianameyi kabul etti yani Kobani kumpas davası iddianamesini kabul eden hâkim. İddianame yüzlerce klasörden oluşturuluyor ve bizim arkadaşlarımız, avukatlar dedi ki: “Siz bu iddianameyi kaç günde okudunuz da kabul ettiniz? İncelediniz mi?” “Hepsini okudum, inceledim.” dedi; apaçık yalan söylüyordu ve daha sonra Bahtiyar Çolak’ın bir çete üyesi olduğu ortaya çıktı, apar topar görevden alındı, hüküm giydi, ceza yedi, şu anda ev hapsinde.
Şimdi, bir çete mensubunun kabul ettiği bir iddianameden dolayı arkadaşlarımız yargılanmaya devam ediyor ve oraya tanıklar geliyor yani olayla ilgili, Kobani’de yaşanan Kobani kumpas davasına konu olan Kobani protestolarıyla ilgili tanıklar var. Tanıklara soruyorlar, diyorlar ki: “Tanıyor musunuz bunları?” Yargılananlar açısından söylüyorlar. “Tanımıyoruz, biz görmedik hiç.” diyorlar. “Şikâyetçi misiniz? “Değiliz, biz görmedik ki şikâyetçi olalım. Evet, biz orada birtakım olaylar yaşadık ama bu kişiler orada yoktu.” diyor. “Tanıyorum.” diyenler de şöyle diyor, bugün yaşandı bir tanesi, “Vallahi, Selahattin Demirtaş’la Figen Yüksekdağ’ı kim tanımaz ki? Onlar dünyaca bilinen insanlar, tabii ki tanıyoruz, onur da duyuyoruz, gurur da duyuyoruz, çok da seviyoruz.” diyorlar. “Tanıyoruz.” diyenler de böyle anlatıyor.
Şimdi, böyle bir durumda mahkeme heyeti elinden gelse o tanıkları cezalandıracak, böyle bir kumpas davası, böyle bir rezalet yaşanıyor şu anda Sincan’da; vakti olan gitsin, izlesin, Türkiye’deki yargının geldiği hâli görsün.