Kenanoğlu’ndan Taner Yıldız’a eleştiri: “Komisyon görüşmelerini mektuplaşmaya dönüştürmeyin!”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Amasra için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun 5. toplantısında konuştu. Komisyon Başkanı AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) Kayseri Milletvekili Taner Yıldız’ı toplantıları olumsuz etkileyen otoriter tutumunu nedeniyle eleştiren Kenanoğlu, “Komisyon görüşmelerini mektuplaştırmaya dönüştürmeyin” diyerek şeffaflık uyarısında bulundu. Konuşma videosu ve tutanak metni aşağıda yer almaktadır.
10.11.2022 tarihli (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışmalarında bile bir usulsüzlük yaşadığımızı ifade etmek isterim. Muhalefet arasında dahi ayrımcılık yaptığınızı söylemek isterim. FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) – Sizin lehinize. BAŞKAN TANER YILDIZ – Arkadaşlar, müdahalede bulunmayın. ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Bizim lehimize değil arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisiyle ya da diğer partilerle aynı parti değiliz, her bir parti kendi partisidir. Muhalefeti de bir bütün olarak değerlendiremezsiniz, her partinin kendi görüşleri var. Cumhuriyet Halk Partisinden 3 milletvekiline söz hakkı verdiniz, kameraları çıkardınız, sonra gruplara dönüyorsunuz; bu yanlış bir uygulamadır. Usulde ilk önce gruplar adına bir milletvekiline söz verirsiniz, daha sonra sırasıyla isteyen parti gruplarına ve milletvekillerine söz hakkı verirsiniz. BAŞKAN TANER YILDIZ – Çok affedersiniz, İç Tüzük’te yazdığı için söylüyorum… ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Bizim teamüllerimiz var Sayın Başkan, bir taraftan da. BAŞKAN TANER YILDIZ – Bakın, İç Tüzük’te yazdığı tarzda okuyabilirsiniz, 29’uncu madde “Komisyonlarda söz alma” kısmı. Buyurun lütfen. ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Tamam, İç Tüzük, eyvallah ama bunun haricinde bir de şöyle bir şey vardır: Komisyonlarda kendi iç hukuku içerisinde bir teamül oluşur ve burada uyguladığımız teamül de budur. Bu teamüllerle biz burada yürüyoruz. Yani aksi takdirde hep biz İç Tüzük’ü baştan sona okuyup ona göre davranabiliriz, bu başka bir tercih ama böyle olduğunun bilinmesi gerekiyor. Şimdi, tabii, kameralar önünde tartışması meselesi şey değil yani olabilir, hani kameralara karşı konuşmak isteyen muhakkak olabilir, bu başka bir şey ama netice itibarıyla esasında bütün bu tartışmanın tamamının kamuoyuna açık verilmesi gerekir. Yani keşke burayı da alan sürekli bir canlı yayın olsa Genel Kurulda olduğu gibi. Vatandaşın, halkın bu tartışmaların nasıl yürüdüğünü, verilen bilgilerin ne olduğunu, çelişkili konuların ne olduğunu da bilmesi gerekir ayrıca yani burada gizli saklı bir şey yapmıyoruz tabii ki. Her şey de sadece raporlara yansımıyor, bu da var yani. Deniliyor ki: “İşin sonunda zaten bir rapor çıkacak.” Tamam, doğru, rapor çıkacak ama içerideki bu teferruat tartışmalar da çok ciddi bir şekilde meselenin özüne yönelik bilgiler aktarıyor. Sonuçta biz 42 kişinin yaşamını yitirdiği ve benzer olayların da olması beklenen -çünkü tedbirler alınmadığı için- bir konuyu konuşuyoruz yani ve bu konuyu konuşurken bunların önlenmesiyle ilgili ne yapılması gerektiğini de konuşuyoruz. Ayrıca şu da değil yani burada her birimiz meslek olarak konunun uzmanı kişiler de olmayabiliriz. Yani milletvekilliği belirlenirken bu kriterlerle belirlenmiyor zaten, her partinin kendine göre milletvekili belirleme kriteri vardır. Yani herkesin mesleki uygunluğuna göre de milletvekili belirlenmesi olmaz. Bu, Türkiye’nin sosyolojik yapısına da uygun değildir. Dolayısıyla her birimiz her konuda uzman da değiliz ama sonuçta bize kurumlardan, kuruluşlardan, bu konuyla ilgili uzmanlardan gelen bilgiler, belgeler, sorular ışığında konuyu aydınlatmaya çalışıyoruz. Hem kendimiz aydınlanmaya çalışıyoruz hem de kamuoyunun buradaki merak edilen konuları öğrenmesini, soruları onların adına sorarak cevaplarını almaya çalışıyoruz. Bu toplantıların yani araştırma komisyonu toplantılarının daha açık yapılması gerekiyor. Burası Genel Kurul değil. Genel Kurulda süre sınırlaması olur çünkü orada hani “600 milletvekili var.” diyoruz ya kabaca şey olarak, tümü olsa orada… Ama burada toplamda milletvekili sayısı belirli yani o kadar milletvekili yok ve süre kullanılsa dahi ne olur ki yani? En fazla iki saat, üç saat uzar; toplantının normal akışından uzayacak olan bu kadardır. Biz ilk defa araştırma komisyonunda yer almıyoruz -kendi adıma söyleyeyim- sabahlara kadar komisyon çalışmalarına da tanık olduk çünkü meselenin açığa çıkması konusunda kafa yorduk; sorular sorduk, cevaplar aldık, o cevap yetmedi, bir daha sorduk, o sorudaki çelişkiyi gündeme getirmek için başka bir soru daha sorduk yani sonuçta konuyu anlamaya çalışıyoruz ve kamuoyunun da anlaması için çalışıyoruz. Buradaki dünkü tutumunuzu ve başından beriki tutumunuzu doğru bulmadığımızı ifade etmek isteriz. Bir anda öfkelenebiliyorsunuz, normal olarak sakin bir kişiliğiniz var ama bir anda öfkelenebiliyorsunuz ve çok sert ve kırıcı olabiliyorsunuz yani milletvekillerine normalde söyleme hakkınız olmayan birtakım şeyleri de söyleyebiliyorsunuz; bunu da ifade edeyim. Bu tutumunuzdan vazgeçin. Sonuçta her birimiz belirli bir toplumsal kesimi temsilen buradayız ve milletin vekili olarak görev yapmaya çalışıyoruz. Sonuçta bu bir araştırma komisyonu ve araştırma komisyonunda da yurttaşlarımızın bir daha bu sorunlara sebep olmaması için meseleyi açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Ama örneğin, şimdi, Kani Bey’in bahsetmiş olduğu meseleyle ilgili bir şey söyleyeyim ben size. Dediniz ki: “Böyle bir kanıya nereden varıldı?” Yani bu kanıya sadece Kani Bey varmıyor, ben de notumu almışım örneğin. Bizim 3’üncü toplantımızda burada Cumhur İttifakı grubundan gelen sorular bizi açıkçası hem şaşırttı hem umutlandırdı yani. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Başkanım, bitiriyorum. BAŞKAN TANER YILDIZ – Buyurun lütfen. ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Çünkü o oturumda da bürokrasiden gelenlerin konunun üzerine gitmeyen, konuyu çok açıklayıcı olmayan sunumları karşısında, örneğin, Cumhur İttifakı vekillerinden de “Böyle olmaz, bu konuyu biraz daha açın, anlatın; eksik anlatıyorsunuz.” söylemleri ve soruları gelmişti, bu bizi umutlandırmıştı. Ama dün, örneğin, idareye ve yönetime yönelik eleştirisel birtakım söylemler geldiği zaman konuyu kapatan bir tavrınız ve tutumunuz oldu -dikkatimizden kaçmadı, bunu söyleyeyim- bu da bizi bu endişeye sevk etti. Hani böyle bir bilgimiz yok ya da bu konuyla ilgili bir bilgiye sahip değiliz ama bütün bunları yan yana getirince sonuçta bir şüphe meselesi söz konusu oluyor; bunu ifade etmek isterim. Şimdi, netice itibarıyla bu dünkü toplantının tekrarını -siz de söylediniz- talep ediyoruz. Bir de şunun da doğru olmadığını belirterek bitireceğim: Burada biz “Notunuzu alın. Yazılı cevap verilsin…” Tabii, mutlaka birtakım teknik konularda anında cevap veremeyebilir bürokrasi, şüphesiz ki o konuya bakması gerekebilir ama tümüyle bu işi bir mektuplaşmaya dönüştürmeyelim yani tümüyle bu işi bir mektuplaştırma üzerinden yapmayalım. Öbür türlü ne olurdu? Sunumlarını bize verirler, biz o sunumlara karşı sorularımızı yazarız, onlar da bize cevapları gönderir, bu toplantılara da gerek kalmaz, boşuna zamanımızı öldürmeyiz burada çünkü birçok yere birden parçalanıyoruz; Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısı var, Genel kurul yürüyor dolayısıyla biz de burada zorlanmayız ama usulün o olmaması gerekir. Açıkça her türlü sorumuzu soracağız, her türlü konu tartışılacak ve konunun açığa çıkması için hep birlikte gayret sarf edeceğiz bir bütün olarak, bütün parti grupları ve milletvekilleri olarak; bunu ifade etmek isterim. Teşekkür ederim.