Kenanoğlu: Diyanet’in esas amacı toplumu din üzerinden dizayn etmek
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2022 yılı Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) bütçesine dair konuştu. Kenanoğlu, 2022 yılında Diyanet’e 3 milyarın üzerinde bir artışla 16 milyar 98 milyon 581 TL bütçe ayrıldığını aktardığı konuşmasında Diyanet’in bütçesinin 7 bakanlıktan ve 26 başkanlıktan daha fazla olduğunu ifade etti. Alevilere ve Kürtlere 2022 bütçesinde de yer verilmediğini belirten Kenanoğlu, Diyanet’in esas amacının toplumun din üzerinden kontrol edilmek istenmesi olduğunu söyledi.
Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.
26.10.2021 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın üyeler, sayın vekiller, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sayın bürokratlar; tüm hazırunu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından karşılıklı konuşmalar)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER – Arkadaşlar, lütfen.
Sayın Yılmaz, hatibe söz verdim, lütfen…
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Şimdi, bütçeyi savunan AKP sözcüsü eleştirilere cevaben bu bütçenin 86 milyonu kapsadığını söyledi. Bir kurum var ki sadece bir toplumsal kesime hitap ediyor bu bütçede, oldukça da desteklenen bir kurum: Diyanet İşleri Başkanlığı. Diyanet için 2022 bütçesinde öngörülen 16 milyar 98 milyon 581 lira yani 2021’e göre 3 milyar 120 milyon artırılmış durumda; 7 bakanlık ve 26 başkanlık bütçesinden fazla.
Diyanet bütçesinden kim faydalanıyor ya da kimler faydalanıyor? Baktığınız zaman sadece Hanefi, Sünni Müslümanlar faydalanabiliyor, Şafiiler ve Caferiler kısmen faydalanıyor, Aleviler, Hristiyanlar, Museviler ve ayrıca da hiçbir inanca mensup olmayan insanlar var -ki bunların hepsi vergi ödüyor- bunlar hiçbir şekilde faydalanmıyor. Tam tersine, faydalanmadıkları gibi bunlara yönelik bir de Diyanetin hışmı var, onların üzerinde bir asimilasyon faaliyeti var, bunları da aktaracağım birazdan.
Şimdi, Diyanet, devletin yani iktidarın siyasi hedeflerine uygun iş yapan işlevsel bir aparat hâlinde duruyor. Birçok Müslüman tarafından de Emevi İslamı’nın, Muaviye İslamı’nın temsilcisi olarak görülüyor. Örneğin, Diyanetin Müslümanlığında Kürtçe yok, böyle bir dili tanımıyorlar hiç, hiçbir din hizmetinde Kürtçe hizmet verilmiyor. Kürt Dil Platformu, Ekim 2020’de Diyanete dilekçe yazarak dinî hizmetlerinde Kürtçe de verilmesini talep etti ancak bu talepleri de yerine getirilmedi. Diğer dillerde, örneğin, ayetlere ilişkin mealler bulunurken kimi camilerde bu Kürtçe kaldırıldı tümden olan yerlerde de kaldırıldı. Yine, Diyanetin din görevlileri özellikle Kürtler üzerinde güvenlikçi politikalarını sürdürüyorlar bir de son zamanlarda din âlimlerine yönelik yani Kürt din âlimlerine yönelik operasyonlar yapıldı ve din insanları bu operasyonlarda gözaltına alındı yani bu, bizim Müslümanlığımızı, bizim inancımızı kabul etmiyorsanız, yoksunuz anlamına geliyor; var onlar, bilirsiniz.
Şimdi, Diyanetin, her ne kadar laikliğin gereği olarak kurulduğu iddia edilse de esas amacı toplumu din üzerinden kontrol etmektir. Laik olan hiçbir ülkede böyle bir kurum yok, yalnızca statükocu laikliğin yani yasakçı laiklik anlayışının benimsendiği ülkelerde var ki bu da bizim ülkemiz. Gerçek laikliğin uygulandığı ülkelerde dinler, inançlar çok özgür hatta -hatırlarsınız- bu ülkede baş örtüsü yasağı varken, baş örtüsüyle insanlar okullara, üniversitelere giremezken laikliğin gerçek anlamda uygulandığı ülkelerde çok rahatlıkla gidebiliyorlardı. Demek ki sorun laiklikte değil, laikliğin uygulanışında ve gerçek laiklik meselesinde. O anlamıyla laiklik demokratik bir cumhuriyetin gereğidir ama adına “Türk laikliği” denilen bizdeki bu laiklik değil, gerçek laiklik demokratik cumhuriyetin temelidir.
Bir Alevi gerçeği var bu ülkede. İbadethanesi cemevi, toplu ibadeti cem, orucu Hızır ve muharrem, kıblesi insanıkâmil; kutsal dağı, taşı ormanı, kutsal suyu olan, temelinde doğa sevgisine ve kutsiyetine dayalı Hızır inancı olan bir Alevi gerçeği var. Oysa Diyanet ve topyekûn devlet, topyekûn iktidar bu gerçeği görmüyor, tam tersine Diyanet İşleri Başkanlığı, örneğin, Alevilerin ibadethanesi olan cemevlerine karşı “Bizim kırmızı çizgimizdir, asla ibadethane olarak kabul etmeyiz.” diyebiliyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Doğru diyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Şimdi, bu bütçeye Alevilerin vergileri de gidiyor ve Diyanet buradan da payını alıyor. Geçen yıl bütçe sunumunda Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Alevilerle ilgili olarak çok iyi aşure dağıttıklarını anlattı hakikaten komediydi, bilmiyoruz bu sene ne anlatacaklar.
Şimdi, dün, Cumhurbaşkanı konuşmasında “58 ilde 1.585 cemevi ziyaret ettik.” dedi. Bu ziyaretlerin sebebi neydi? “Bir ihtiyacınız var mı?” sorusu ve bu ihtiyacınız var mı sorusunun cevabı aslında boya, badana, tuğla, beton ihtiyacınız var mı? Çünkü kimi cemevleri “Statü istiyoruz.” dedikleri zaman “O bizim işimiz değil ,o başka bir iş.” cevabını aldılar. Oysa bu iktidar Alevilerle ilgili Alevi çalıştayları yaptı, 7 tane Alevi çalıştayı. Ben de o çalıştaylarda Alevileri temsilen o dönemdeki kurum başkanı olarak o masada oturanlardan birisiydim. Şimdi, o çalıştayların sonucunda aslında iktidar Alevilerin orada ne talep ettiği biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Başkanım, bitiriyorum.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER – Evet, süreniz sona erdi, lütfen sözünüzü tamamlayın Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Bütün bunlar bilinmesine rağmen hâlâ Alevilerin inançsal değerleri ve ibadethaneleri yok sayılarak bir sadaka dağıtma mantığı içerisinde Alevilere yaklaşılıyor, bunu doğru bulmuyoruz. Bu anlamıyla, Diyanetin bütçesini de tutumunu da kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.