Kenanoğlu: Kaynakların eşit paylaşılmadığı bir yerde ekonomik refahtan söz edilemez!
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun üzerine konuştu. Ekonominin demokrasi, hak, hukuk ve özgürlüklerle ilişkili olduğunu belirten Kenanoğlu ‘tek adam’ rejimiyle beraber Türkiye ekonomisindeki kötü gidişe dikkat çekerek Meclis kürsüsünden “Kaynakların belli gruplar elinde toplandığı bir yerde ekonomik refahtan ve ülkenin kalkınmasından bahsetmek mümkün değil” dedi.
Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.
Dönem: 27 Yasama Yılı: 4 Tarih: 16.07.2021 Birleşim: 104 Ham Tutanak Sayfası: 453
Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanunun 3’üncü maddesi, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un yeniden düzenlenmesiyle ilgili. Tabii, burada, döviz büroların çok sayıda artması sebebiyle, döviz bürolarını biraz zapturapt altına alma amacıyla bir düzenleme öngörülüyor. Döviz büroları niye artıyor? Dövize olan talebin artmasıyla birlikte döviz büroları artıyor tabii ki. Dövize niye talep artıyor? Tabii, Türk lirasındaki kayıp, düşüş, Türk lirasının değer kaybı artıkça yabancı paralara “döviz” diye tabir ettiğimiz başka ülkelerin paralarına olan rağbette artıyor.
Tabii, biz hep şunu söyledik bu kürsülerden ekonomi, demokrasiyle, hakla, hukukla, özgürlüklerle bağlantılı bir şeydir, bunlardan ayrı bir şey değildir. Çünkü sermayenin de kendisi güvende hissetmesi gerekir ki, demokratik ülkelerde ancak kendisi güvende hisseder ve bununla birlikte de ancak o zaman sizin ekonominizde bir refah, bir düzelme, bir iyileşme olabilir. Şimdi, bu anlamıyla örneğin 2015’te hani kimileriniz beğenmediği, iktidarın da son süreçte yeniden sahiplenmeye başladığı çözüm süreci döneminde dolar 2 lira 72 kuruş o zaman, bugün günümüze geldiğimiz zaman 8,50 seviyelerinde dolar. Dolayısıyla, bütün bunların ülkedeki refahla, ülkedeki güven ve demokrasiyle bu refahında alakalı olduğunu bilmemiz lazım.
2021 yılında dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimi Türk lirası. Tek adam rejiminin resmî olarak hayata geçtiği 9 Temmuz 2018’de dolar 4 lira 50 kuruş, faizse yüzde 15 seviyelerinde; şimdi 8,50 seviyelerinde dolar, faiz de yüzde 19 seviyelerinde. Yani, ne faizde bir düzelme söz konusu, iyileşme söz konusu ne de dövizde. Bu anlamıyla baktığınız zaman öyle sizin dediğiniz gibi bu tek adam rejimi ekonomik açıdan da hiç iyi bir şey değil, sonuçları da ortada. Zaten ülkede insanlar bunun farkında da siz böyle istatistiklerle bunu iyi bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz.
Bir de bu ekonomik büyüme meselesi var yani ekonomik büyüme, ülkede üretilen mal ve hizmetlerin günümüz fiyatlarıyla çarpılması sonucunda elde edilen değer. “Günümüz fiyatları” dediğiniz ne oluyor? Sizin zam yaparak şişirdiğiniz, vatandaşı perişan eden o rakamlarla çarparak elde ettiğiniz bir büyüme ifade ediyorsunuz ve bu büyüme üzerinden de ülkenin refah seviyesinin arttığını söylüyorsunuz. Tam tersine bir istikamet söz konusu aslında. Sizin ifade ettiğiniz bu şişme büyüme yani gerçek olmayan bu büyüme; vatandaşın refahını artırmadığı gibi tam tersine vatandaşın daha zorda olmasına sebep oluyor.
Bir de pandemi sürecinde ekonominin büyümesi, çarkların dönmesi övünülecek bir şey mi bunu düşünmek lazım. Bir taraftan fabrikalarda işçiler çalışırken, atölyelerde emekçiler çalışırken… Yani ülkede tuzu kuru olanlar evlerinde rahat rahat pandemi sürecinde kendisini korurken emekçilerin atölyelerde, fabrikalarda, o kalabalık ortamlarda çalışmasını övünerek mi anlatmamız gerekiyor, yoksa bundan utanç mı duymamız gerekiyor? İşte o sizin bütünüyle bakış açınızı da ortaya koyan bir şeydir.
Diğer taraftan, kişi başı millî gelir hesaplanıyor yani kişi başı millî gelir hesaplarken işte elde edilen gayrisafi hasılayı böyle bölüyorsunuz ülkenin nüfusuna falan, sonra oradan kişi başı millî geliri buluyorsunuz ama ya bir çarşıya, pazara gittiğiniz zaman bunun böyle olmadığını çok rahat anlıyorsunuz. Çünkü siz beşli çetenin sahiplerini de bu kişi başı çarpmanın içerisine koyuyorsunuz, sokaktaki ve pazardaki vatandaşı da aynı hesabın içerisine katıyorsunuz ama bu gerçek sonucu ortaya koymuyor. Tabii, istatistiksel, rakamsal anlamda bunu yapmak durumundayız veri elde etmek açısından ama gerçek bu değil yani bu, ülkedeki refahın arttığını göstermiyor.
Şimdi, kaynakların eşit bir şekilde paylaşılmadığı ve kaynakların belli gruplar elinde toplandığı bir yerde ekonomik refahtan ve ülkenin kalkınmasından bahsetmek mümkün değil. Yani burada bir huzurdan da bahsetmek mümkün değil, tam tersine gelirin, ekonomik kaynakların, ekonomik sonucun bir zümrenin elinde toplanması, gelir seviyesindeki o eşitsizliğin ortaya çıkması toplumdaki huzursuzluğu çok daha fazla artırır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum.
Tabii, bunu görmek için pazarları dolaşmak lazım. Biz pazarlardayız ama sizin gibi çarşıya, pazara böyle fotoğraf çektirmek için gitmiyoruz, hakikaten oralardan alışveriş yapıyoruz ve oradaki insanların durumunun da ne hâlde olduğunu görüyoruz. Ekonominin seyrini ve refahın durumunu, ülkenin kalkınmışlığını ve ekonomik büyümeyi anlamak için çarşıya, pazara inip oralara bakmanız lazım ki vatandaşın durumunu ve ülkenin hakikaten büyüdüğünü mü, yoksa çöktüğünü mü o zaman anlarsınız.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)