HDP, 11 Şubat 2018 tarihinde 3. Olağan Genel Kurulunu yapacak. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevinden gönderdiği mektupla yapılacak Genel Kurulda eş başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.
Yapılan açıklama sonrasında bir taraftan Selahattin Demirtaş’ı tekrar eş başkan olarak görmek isteyenler, bir taraftan bu işin ardında bir art niyet arayanlar diğer taraftan da işi Türk, Kürt çekişmesine doğru çekenler, dile geldiler.
Tartışmayı tüm Türkiye kamuoyuna taşıyan Hasip Kaplan oldu. Hasip Kaplan’ın 9 Ocak akşamı Twitter hesabından “HDP kurultayında Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek!..” şeklindeki tweeti ve devamında attığı tweetler bir anda Türkiye’nin gündemi oldu.
İlk tweet sonrasında herkes önce hesabın hacklendiğini düşündü. Çünkü Hasip Kaplan’ın, Kürt özgürlük hareketi diye bilinen ve Kürt siyasetinin temelini oluşturan siyasi hareketten gelen birisi değil, sosyal demokrat ve sol çizgiden gelen birisi olduğu, konuyla az çok ilgisi olanlar tarafından bilinmektedir. Hatta Uluç Gürkan’ın beyanına göre Hasip Kaplan, SHP içerisindeki iç tartışmalarda Erdal İnönü’ye göre milliyetçi, ulusalcı bir cephede, Baykal’ın yanında yer almaktaymış.
Kısa zamanda hesabın hacklenmediği, bu tweetleri bizzat Hasip Kaplan’ın kendisinin yazdığı anlaşıldı ve HDP kurumsal hesabından, bu ırkçı tweetle alakaları olmadığı ve asla HDP’nin görüşünü yansıtmadığı belirterek tepki açıklaması yapıldı.
Kimileri Hasip Kaplan’a ırkçı denemeyeceğini söyleyerek HDP’nin bu tepkisini abartılı buldular. Oysa ki HDP açıklamasında Hasip Kaplan’a ırkçı denmemiş, attığı tweetin ırkçı bir tweet olduğu söylenmiştir.
HDP’deki eş başkanlık konusunda Hasip Kaplan’ın ‘Selahattin Demirtaş’ın yeri’ demesi, HDP’deki eş başkanlık kavramının anlaşılamadığını da çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. Hem Hasip Bey hem de onun çıkışını haklı bulanlar HDP’de bir koltuğun iki kişi tarafından paylaşıldığını ve bunun partinin kadın politikasının bir gereği olduğunu göz ardı etmektedirler.
Selahattin Demirtaş’ın başarısı ve kitleler üzerindeki etkisi tartışma götürmeyecek şekilde açıktır. Ancak Sayın Demirtaş tek değildi ve yanında aynı koltuğu, temsiliyeti ve sorumluluğu paylaşan bir de Figen Yüksekdağ vardı. Neticede Figen Yüksekdağ bu sorumluluğu gözünü kırpmadan, sözünü sakınmadan, cesurca yerine getirdi ve bedelini de ödemektedir. İlk önce Figen Yüksekdağ cezalandırıldı, ilk önce Figen Yüksekdağ’ın vekilliğine, parti üyeliğine ve eş başkanlığına son verildi. HDP’nin eş başkanlığının öyle göstermelik olmadığını ve de olmayacağını Figen Yüksekdağ herkese göstermiş oldu. Hasip Bey’in öncelikle görmesi gereken budur.
HDP çok bileşenli bir partidir. HDP’nin eş başkanları dahil PM, MYK gibi tüm parti organları bu bileşenler hukuku gereğince belirlenir. HDP yetkili organları belirlenirken kadın eşitliği yani yarı yarıya kadın olması, gençlik kotası, ekoloji, halklar, inançlar, emek temsiliyetleri gibi bir çok kriter devreye girmektedir.
Eş başkan seçilirken de birisinin kadın birisinin erkek olması, birisinin ana bileşen olan Kürt siyasetinden gelmesi, diğerinin ise bireysel temsiliyet veya diğer bileşenlerden olması esası vardır.
Yani 11 Şubat’ta yapılacak Genel Kurulda eş başkanlardan birisinin Kürt yoldaşlarımızdan olacağı kesindir. Gerçek bu iken “Selahattin Demirtaş’ın yerine bir Türk’ün göz dikmesi” söylemi de neyin nesidir?
Ne yani, kadın eş başkan Kürt olursa ve erkek eş başkan da diğer bileşenlerden belirlenirse Kürtler eş başkanlık düzeyinde temsil edilmemiş mi olacak? Kadının siyasetteki hak ettiği ve olması gereken yerini tüm Türkiye halklarına öğreten Kürt siyaseti olmuştur. Eş başkanlığı siyasi hayatımıza sokan ve bunun için bedel ödeyen Kürt halkı ve Kürt siyasetçileri olmuştur. Hasip Bey’in öncelikle bunu görmesi gerekir, Hasip Bey’in de asıl bu yönüyle eleştirilmesi gerekmektedir.
Ali Kenanoğlu / Evrensel Gazetesi
12.01.2018
https://www.evrensel.net/yazi/80661/hdpdeki-es-baskanlik-meselesi