HDP adalet yürüyüşü yapsa
CHP’nin Ankara’dan İstanbul’a doğru başlattığı adalet yürüyüşün kamuoyundan Edirne’ye kadar olması şeklinde eleştiri ve talepler gelmeye başladığında kimi CHP’liler “o yürüyüşü de HDP yapsın bize ne” dediler.
Diğer taraftan da CHP’nin dokunulmazlıkları kaldıran anayasa değişikliğine evet oyu vermesini eleştirip “Kılıçdaroğlu öncelikle bir öz eleştiri vermelidir” dediğimizde “eleştireceğinize siz de Diyarbakır’dan Ankara’ya yürüseydiniz” diyenler oldu.
Biz de bu anlamda HDP yürüseydi ne olur duya bir bakalım dedik. Onun için de öncelikle CHP yürüyüşüne ve güvenlik önlemlerine bir göz atalım.
CHP’nin Ankara İstanbul yürüyüşü konusunda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yürüyüş konusunda bütün güvenlik önlemlerinin alındığını söylemektedir. Zaten yürüyüş esnasında polisin ve jandarmanın özel güvenlik önlemleri her aşamada kendisini göstermektedir.
CHP sözcüleri de yürüyüşle ilgili değerlendirme konuşmalarında güvenlik güçlerine sağladıkları güvenlik önlemlerinden dolayı teşekkür etmektedirler.
Şehir merkezlerinde yürüyüşe bir provokasyon girişimi olmasın diye sokaklar kapatılmakta ve İstanbul’a yaklaştıkça da güvenlik önlemleri arttırılmaktadır. Çeşitli provokasyon girişimleri olsa da bu girişimler anında durdurulmakta ve güvenlik güçlerince sert bir şekilde karşılık verilmektedir.
CHP’nin adalet yürüyüşünde güvenlik güçlerinin bu tutumu olması gerekendir. Sonuçta bir yurttaş topluluğu ve de Milletvekilleri, Ana muhalefet lideri, Anayasal ve demokratik bir hakkını kullanmakta; demokratik bir şekilde adalet için yürüyüş yapmaktadır. Bu yürüyüşe saldıran adalet düşmanı kuduz köpeklere asla fırsat verilmemeli ve en sert şekilde de engellenmelidirler.
Peki, şimdi burada şu soruyu soralım bakalım; Bu yürüyüşü HDP yapsaydı ne olurdu, ya da HDP Diyarbakır’dan Edirne’ye yürümeye kalksa ne olur?
Acaba HDP’ye saldırmaya kalkan faşist kuduz köpekler bu şekilde engellenir miydi, yoksa ellerine sopa tutuşturulup seyredilir miydi, acaba polis ve jandarma güçleri şehir merkezlerinden geçerken tedbir mi alırdı, yoksa bizzat karşı protestolar mı örgütlenirdi?
Bunun cevabını bulmak için 20 Temmuz 2015’den bu tarafa HDP’lilerin yaptıkları eylem, miting ve yürüyüşlere bakmanız yeterlidir.
20 Temmuz 2015’den bu tarafa HDP Genel Merkezi dahil bütün il ve ilçe binaları polisin seyrettiği saldırılara uğramıştır. HDP’nin basın açıklamalarına yapılan saldırıları, yürüyüşlerinin nasıl engellendiğini Halk TV gibi kendine muhalif kanalları ve havuz medyasını izleyenler, sözcü ve aydınlık gibi ırkçı gazeteleri okuyanalar bilemezler.
Nitekim HDP’nin adalet yürüyüşüne verdiği destek ve yaptığı destek ziyaretinden sonra yürüyüşe katılım yeri olan Kocaeli ilindeki HDP il binasının saldırıya uğraması ve binadaki HDP yöneticinin bıçaklanması önümüzde durmaktadır.
Bu yürüyüşü HDP yapsaydı, AKP’liler, AKP’nin tosuncukları ya da AKP beslemesi ülkücüler değil, AKP ye muhalif gözüken MHP’liler ve Ulusalcı – Milliyetçi kimi CHP’lilerin de cepheden saldıracağını yaşadıklarımızdan biliyoruz. HDP yürüyüşe destek verdi diye Vatan Partisi gibi AKP şak şakçıları hemen sokağa çıkıp güya halkı uyarmayı görev edindiler bile.
HDP her türlü adalet arayışını desteklediği gibi adalet gibi kavramların içinin boşaltıldığı durumlarda da eleştirmek ve hakikati hatırlatmak durumundadır. Adaletin sadece kendine değil herkese olması gerektiğini ve de bunun sözde değil pratikte de yapılması gerektiğini hatırlatıp, bunu yapmayanları da öz eleştiriye davet edecektir. Zira bu ülkede hak, hukuk, adalet, demokrasi, barış ve özgürlük için bedelin her türlüsünü ödeyen HDP’ye kimsenin “kendiniz yürümüyorsunuz, sadece eleştiriyorsunuz” demeye hakkı yoktur.
HDP’ye bunu söylemek ayıptır, zulümdür, günahtır.. .
Ali KENANOĞLU
08.07.2017