Yazılar

Hangi Alevilik değil, hangi Alevi

Alevilikte “yol bir sürek binbir” diye bir tabir vardır. Bu yol hakka ulaşma, hak ile hak olma, devriyeyi tamamlayıp “insanı kamil” olma yoludur. Bu yola giden birçok patika vardır (Bizim köyde bu patikalara “cılga” denir). O  yüzden dört kapı denilen bir yol güzergahı vardır. Eskilerden kimin Aleviliği nasıl yaşadığına bakılmaz, sorgulanmaz, onun doğruluğu yanlışlığı tartışılmazdı. Onun Aleviliği yaşadığı yere göre daha alacağı çok yol ve kapı olduğu düşünülerek kazanılmaya çalışılırdı. Yolu bilmeyene Sünni uygulamalara dahil olanlara, neden öyle yaptığı sorulmaz, onun daha yolun başında (şeriat kapısında) olduğu varsayılarak yola geleceği öngörülürdü. Asıl olan yolu öğrenmesiydi. Alevilikteki şeriat kapısının günümüzde anlaşılan şeriat olmadığı bunun kural, kanunlar bütünü olduğu yönündeki yorumları da hatırlatmakta fayda vardır. Kimi Sünnilerle, kendisini hâlâ Alevi zanneden dönmeler bu şeriat kapısını duyunca eşeğini kaybedip bulan bizim köylü gibi seviniyor da ondan yazayım dedim.

***

Farklı Alevilik değil, farklı Alevi vardır.
Alevilikte tek hedef kamil insandan kamil toplumu oluşturmaktır. Bu nedenle yol bir olsa da hedef tektir. Tabii günümüzde durum farklılaştı, konuşulan gün yüzüne çıkan Aleviler hedeflerini şaşırttılar. Yeni hedef öbür dünya ve huri, gılmanlarla dolu “cennet” olmaya başladı. Alevilikte her şey bu dünyada, hesapta kitapta bu dünyada iken birden yeni türeyen Alevilerin hedefi öbür dünyaya yöneldi. Gün yüzüne çıkan ve sır olan Aleviliği unutan Aleviler, şeriat kapısına (kendi tanımlarındaki şeriat kapısı) razı olup, buradan konuşmaya başladılar.

Ağzını açıp Alevilik hakkında konuşmaya başlayanlar bir sürü Alevilik var, sizin Aleviliğiniz hangisi diyerek kendi bireysel Alevi anlayışını Aleviliğe mal etmeye çalışıyorlar. Oysa çok farklı Alevilik değil, farklı Aleviler vardır. Bunları şöyle tanımlayabiliriz;

1-  İnaçsal Aleviler; ocağını ve bu ocaktaki pirini, mürşidini, rehberini, dedesini, babasını, ana bacısını, sofusunu bilen, dara durup ikrar veren, yılda bir görgüden-sorgudan geçen, Aleviliği inançsal olarak yaşayıp, yaşamına uygulayan insanlardır.

2- Geleneksel Aleviler; bunlar cemevlerine, ocaklarına, dedelerine cenazelerde, adaklarda, nikahlarda ihtiyaç duyan, arada bir ceme katılan bunun dışındaki musahiplik, görgü – sorgu, ikrar verme gibi inançsal hizmetleri yerine getirmeyen Alevilerdir.

3- Kültürel Aleviler; bu kişiler Alevi anne babadan doğup, Alevi olduğunu bilen, Aleviliğe heves eden, Alevi deyişleri dinleyip, boyunlarına zülfikar kolyesi asan, yaşamlarında birkaç kez ceme katılmak değil de izleme imkanı olan ancak hiçbir inançsal işlev içerisinde bulunmayan Alevilerdir.

4- Kimliksel Aleviler; Aleviliği bir kimlik olarak kabul edip taşıyan ama çoğu kez inanca dair bir yaklaşımı olmayan, kendisini hem ateist, hem Alevi olarak tanımlayan kişlerdir. Hem ateist, hem Alevi olur mu? diyen kişilere cevap; bu kişilerdir. Aleviliği sadece bir kimlik olarak görürseniz hem ateist, hem de Aleviyim diyebilirsiniz.

5- Çakma Aleviler; bunlar inançsal olarak Sünniliğin – Şiiliğin esaslarını benimsemiş, tamamen bir Sünni-Şii gibi yaşayan ve/veya inanan, Aleviliği de Sünnilik-Şiilik gibi tanımlayan, aslında Alevilikle uzaktan yakından bir alakası kalmadığı halde, gerek anne-babası, gerekse de başka gerekçelerle Alevi olduğunu söyleyenlerdir. (Sünnilikle Şiiliği birlikte kullandım. Çünkü Sünnilikle Şiilik arasında inançsal olarak çok temel farklılıklar yoktur. Alevilik ise bu iki inançla çok temel farklılıklara sahiptir.)

Kendisini Alevi olarak görenler hangi Alevilik değil, hangi Alevi tanımına dahil olduklarına bakmalı ve Aleviliği de farklı farklı göstermekten vazgeçmelidir.

Belki okurlarımızın da bu maddelere ilavesi olabilir. Onları da bekliyorum.

evrensel.net

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu