Kenanoğlu, Çayda Susurluk Vakası Yaşanıyor
HDP İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, TBMM Genel Kurulunda, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yapılan çay üretimindeki sorunların araştırılması konusunda verilen önerge üzerine parti grubu adına yaptığı konuşmada; İran’dan getirilen çayın kaçak olarak Rize’ye sokulurken devrilen TIR ile çevreye saçılmasının “Çayda Susurluk Vakası” olduğu, durum böyleyken, çay üreticisinin düşük fiyat, kota ve kontenjan altında ezildiğini belirtti.
Konuya ilişkin tutanak metni ve konuşma videosu aşağıdadır.
TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Dönem: 27 Yasama Yılı: 3 Tarih: 16.06.2020 Birleşim: 100 Ham Tutanak Sayfası:121-
Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL
Tutanak Metni:
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yapılan çay üretimindeki sorunların araştırılması konusunda verilen önerge üzerine grubumuz adına söz aldım.
Geçen hafta “çayda Susurluk vakası” yaşandı -yani oradaki tabir ve ifade buydu- bir tır devrildi ve kasasında İran’dan getirilen tonlarca çay ortalığa serildi. Böylelikle, Rize’de, Rizelilerin beyanlarına göre o bölgede çok konuşulan ve Rize’ye sürekli dışarıdan çay getirilip orada satıldığı iddiası aslında bu tır kazasıyla birlikte ispatlanmış oldu. Rize’de meydana gelen tır kazasında İran çayının ortaya saçılmasıyla çıkan tablo şu: Çay üreticisinin düşük fiyat, kota ve kontenjan altında ezildiği bir dönemde İran’dan çay getirilip satıldığının ispatlanmasıydı bu.
Bu durum karşısında -tabii, kamuoyunda çokça tartışılıyor konu ama diğer taraftan çayın ve çay üreticisinin sorunları sadece bundan ibaret değil- şimdi, bu bölgede faaliyet yürüten 7 tane kurum, çay üreticileri temsilcileri, Çay Üreticileri Dayanışma Platformu gibi, Çay Üreticileri Dayanışma Derneği gibi, DİSK bölge temsilciliği, TEKGIDA-İŞ temsilciliği ve TÜM KÖY Sendikası gibi kurumlar yani Doğu Karadeniz Bölgesi’nde faaliyet yürüten kurumlar bir imza kampanyası başlattılar ve bu imza kampanyasıyla çay üreticileri şöyle diyor:
“Bizler, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin dik yamaç ve engebeli arazilerinde yağmur, çamur, güneş demeden yaş çay üretiyor, işliyor, üretimin her aşamasında yer alıyoruz. Yıllarca bizim istek ve taleplerimiz dikkate alınmadan, işçilik maliyeti dikkate alınmadan belirlenen düşük fiyat ile kota, kontenjan gibi baskıcı alım politikaları altında sıkıntılar yaşamaktayız.
Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de bütün yaşamsal yönleriyle olumsuz olarak etkileyen Covid-19 salgının sonucu bütün üreticilerden daha çok çay üreticisinin sıkıntı yaşadığı bir dönemi geçirmiş bulunuyoruz.”
Doğu Karadeniz’de yaş çay üretimi yapılan 4 ildeki üreticiler, 15 Nisan’da İl Hıfzıssıhha Kurulunun kararları sonrası kısmen de olsa rahatlamıştı. İl dışındaki üreticiler, 30 Nisan’a kadar izinli olarak illere seyahat edebilecekti ancak, daha sonra bu kararın bakanların uyarısıyla, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun valiliklerinin 22 Nisan’da aldığı kararla yok sayıldı ve seyahatlerin yasaklandığı, alınan izinlerin iptal edildiği bildirildi.
Bu iller dışındaki çay üreticilerinin iş gücüne katılımı düşünülürse bu durum, tüm üreticiyi zor durumda bırakacak ve çayın, tarlada kalmasına neden olacaktır ki, bu kimseye yarar sağlamaz. Çay, tarladan zamanında hasat edilmesi gerekirken hasat edilmezse ikinci sürgün hasadı olmayacak hassas bir tarım ürünüdür. Tarlanın, zamanında hasada hazırlanmayışı kalite ve rekolteyi de olumsuz etkileyecektir. Bu gelişmelerle, yaş çay üreticileri ve bölgedeki yaş çay tarımı ve sektöründe yaşanan ortak sorunların tarafı olarak, bu yöndeki talep ve önerilerimizin kamuoyuyla paylaşarak çözüme birlikte ulaştırmak istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Aslında üreticiler bir bütün olarak şu talepleri sıralıyorlar: “Bu yılın özelliğinden kaynaklı olarak ÇAYKUR’un uyguladığı kota ve kontenjan kaldırılmalıdır. İki, ÇAYKUR, bu yıla mahsus yaşanan sıkıntılar nedeniyle budama yapmayan üreticilerin de çayını almalıdır. Üç, ÇAYKUR ve özel sektör, yaş çayı belirlenen resmî fiyattan alma garantisi vermelidir. Dört, yaş çayın alım fiyatı desteklemeyle birlikte en az 4 lira 50 kuruş olmalı ve biran önce açıklanmalıdır. Beş, salgın nedeniyle, çay alım evleri sürekli açık tutulmalı ve her müstahsilin günlük topladığı çay mübayaa edilmeli. Altı, bunu yapmak için kurumlar yeni ve yeterli kadar işçi istihdam etmelidir.”
Biz, dedik ki “Bu kürsüyü, halkımızın kürsüsü hâline getireceğiz.” Bu kurumların taleplerini de bu amaçla buradan sizlere ve tüm Türkiye kamuoyuna duyurmuş oluyoruz. Bu taleplerin kabul edilmesi, üreticileri de rahatlatacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)