Alevi cenazesi
Alevi cenazesi
Paris’te 3 Kürt kadının katledilmesi arkasından Alevi olan Sakine Cansız ve Fidan Doğan’ın nasıl yolcu edileceği merak konusu oldu. Kürt siyasetinin, Devletinin-Hükümetinin yaptığı asimilasyon uygulamasını asimilasyondan şikayet eden bir siyasetin aynen uygulayıp uygulamayacağı, söylemde inanç özgürlüğü vurgusu yapan BDP ve Kürt Siyasetçilerin pratikte bu söyleme ne kadar sahip olduklarının da göstergesi olması açısından oldukça önemliydi. Kimi haberciler tetikte bekliyor ve olası bir benzer uygulamayı nasıl kullanacaklarının hesabını yapıyorlardı ki haber bir İnternet sitesinde patladı. “ BDP bunu ilk kez yapıyor; Alevi cenazesi camiden kalkacak” diye haber yapan İnternet sitesi, Neşet Ertaş’ın cenazesinin cemevinden yolcu edilmesini isteyen Aleviler için ise; “Üstadın sevgi mesajını anlayamadılar, camiye mi cemevine mi kavgası” olarak vermişti. Yani bu habercilerin derdi Alevilerin cenazelerinin cemevinden kalkması değil, BDP’yi nasıl vururuz babındaydı. Neyse ki gerekli açıklama yapıldı ve bu haberin yalan olduğu Sakine Cansız ile Fidan Doğan’ın cemevinden yolcu edileceği söylendi. Bize de Alevi cenazesini yazmak şart oldu.
Alevi Ozan Yunus Emre’nin dediği gibi “ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil”dir. Ten toprakta can cihanda devrine devam eder, ten toprakta organizmalara can verir, can cihanda yeni bir bedende can bulur. Bu nedenle de Aleviler “öldü” demez, “göçtü, göçündü, yolcu oldu, hakka yürüdü, sır oldu “ gibi kavramlar kullanırlar.
Aleviler köylerde göç eden canlarını evlerinin önünde yapılan törenlerle yolcu ederlerdi, kentlere gelindiğinde ve cemevlerinin inşa edilmediği dönemlerde mecburen camilere götürüldü. Camilerde Alevi cenazelerine saygısızca hakaretler yapıldı, morgda bulunan cenazenin bulunduğu dolabın fişinin çekilmesi, cami hocasının cenazeyi kaldırmayı reddetmesi, cenaze töreninde dirinizde gelmezsiniz ama diyerek başlayan hakaret sözlerinin haddi hesabı yoktu. Cemevleri yapıldı da bu aşağılamalardan kurtulduk.
Bunun yanı sıra Maalesef ki cemevlerinde yapılan cenaze törenlerinin Alevi inancına uygun olduğunu söylemek mümkün değil. Kökü 1826 yılına dayanan Sünnileştirme çalışmalarının en etkin olduğu alan cenazelerdir. Cemlerini gece yaparak, başına bekçiler koyarak gizleyen Alevi toplumu cenaze törenlerini saklayamadığı için bu alanda Sünnileşme yaşamıştır. Cem ibadeti ve diğer tüm ibadetlerini Kur’an’ı natık olarak kabul ettiği deyiş, duvazlarla yapan Alevi toplumu cenazelerini Sünni esaslara uygun bir ritüelle ve kitabi kuran okuyarak kaldırmaya başlamıştır. Bugün cemevlerinde yapılan cenaze töreninin camilerden yapılandan hiçbir farkı yoktur. Tek fark yerin cemevi olması, cenaze hizmeti yürüten kişinin de Alevi olmasıdır. Fakat hâlâ deyişle, duvazla canlarının tenini toprağa, canını devriyeye yolcu eden bazı Alevi köyleri vardır. Cenazelerini camilere değil cemevlerine götürme ısrarında bulunan Alevilerin bu cenaze törenlerini ritüel olarak benimsemeleri ve cemevlerinden bu şekilde yolcu etmeleri asimilasyona karşı önemli ikinci duruş olacaktır. Bunun örnekleri vardır.
Alevilerin cenazelerinin cemevi ısrarını anlayamayan bazı kişilerin bilmesi gerekir ki Alevilerin ibadethanesi cemevidir ve hakka yürüyen canımızın camiye götürülmesi asimilasyondur. Bunu kim yapmaya kalkışırsa karşısında dururuz. Bunu BDP, CHP, hükümet, devlet her kim yaparsa yapsın kabul etmeyiz.
Katledilen canların devri daim yolu ışık olsun, ailesi ve yakınlarının başı sağ olsun. Kalleşçe cana kıyanlara, barışı baltalayanlara, insani duyguyla acılı ailelere baş sağlığı dileyenleri eleştirenlere da lanet olsun.
Evrensel Gazetesi / 17 Ocak 2013