Çevre Ajansı kurullarında çevre örgütleri de yer almalıdır!
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda Çevre Ajansı’nın 7 kişilik yönetim kurulu ve 11 kişilik danışma kurulu üyelerinin Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından belirlenmesi ve danışma kurulu üyelerinin de üniversiteler, özel sektör ve kamu kurumlarından seçilmesi yönündeki teklif üzerine konuştu. Kenanoğlu, meselenin ilgili alanlardaki tahribatın dikkate alınarak ve uygulamalarda kamu yararı gözetilerek ele alınmasını gerektiğini belirtirken Çevre Ajansı’nın yönetim ve danışma kurullarında çevre örgütlerinin de yer alması gerektiğini ifade etti.
Konuşma tutanak metni aşağıda yer almaktadır.
Dönem: 27 Yasama Yılı: 4 Tarih: 3.12.2020 Birleşim: 23 Ham Tutanak Sayfası:167
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Evet, Komisyon katılmadı, o yüzden biz devam ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar bu maddeyle Çevre Ajansının 7 kişilik Yönetim Kurulu ve 11 kişilik Danışma Kurulu üyelerinin Çevre Bakanı tarafından belirleneceği ve Danışma Kurulunun üniversiteler, özel sektör ve kamu kurumlarından olacağına ilişkin bir madde. Tabii, burada itirazımız şuna: Bir defa Çevre Ajansını oluşturuyoruz. Buradaki Çevre Ajansında Yönetim Kurulu veya Danışma Kurulunun sadece kamu kurumlarından ve özel sektörden değil, mutlaka çevre örgütlerinden de olması gerekiyor. İşin doğrusu da budur aslında yani.
Şimdi, bir kurumu oluştururken mutlaka hani o alandaki tahribatları, kamu zararını gözetleyen bir yerden de meseleye bakılması gerekiyor. Ama şimdi burada baktığımız zaman, “Özel sektörden oluşacak.” deyince, ne bilelim Cengiz Holdingin CEO’sunun buranın içerisinde yer almayacağını ya da işte bütün her tarafta maden şirketleri olan bir şirketin temsilcisinin burada olup olmayacağını yönelik bir garanti var mı? Yok. Bilemiyoruz nasıl yürütüleceğini. Şimdi, oysa hani şöyle bakmak gerekiyor: Bu çevre örgütleri hiçbir menfaati olmadan, bir maddi çıkarı olmadan, sırf doğayı koruyabilmek açısından, gelecek kuşaklara çevremizi, yaşanabilir bir alanı aktarmak açısından mücadele ediyorlar. Hiçbirinin maddi çıkarı falan da yok bu işten yani. Gönüllüce bu işi yürütüyorlar dolayısıyla bir de o cepheden bakan insanların bu yapıların içerisinde yer alması gerekir ki hakikaten bir suiistimal oluşmasın, hakikaten çevreye, doğaya yönelik haksız bir saldırı meydana gelmesin. Bunu engelleyebilecek olan, orada bu hassasiyeti taşıyan insanlardır. Çünkü şirketler belli yani para kazanmak amacıyla bu faaliyeti yürütüyorlar. Tek amaçları kâr etmek ve daha fazla kâr etmek. Bu anlamıyla meseleye nereden yaklaştıklarını bunun için çok iyi biliyoruz. Bu anlamıyla bu değişikliği doğru bulmuyoruz.