Neden şimdi Alevi açılımı
Neden şimdi Alevi açılımı
Son günlerde ülkenin Alevi gündemi yine depreşti. Önce Gezi direnişine katılan Alevileri ötekileştiren röportajlarla başladı süreç; sosyalistlerle Alevileri uzaklaştıran, Alevileri sosyalistlerin kullandığına yönelik yazılar, Gezi direnişine Alevilerin kitlesel katılımı için provokasyonlar yapıldığına yönelik haberlerle devam etti. En sonunda Başbakan, Alevi açılımını kaldığı yerden devam ettireceğini söyleyerek ülkenin Alevi gündemi tavan yaptı. Alevilerin haklarının teslim edilmesine itiraz edecek değiliz. Niye böyle bir şey yapıyorsunuz diye itiraz edecek de değiliz. İtiraz edeceğimiz hususlar da şüphesiz ki var. Henüz Hükümet kanadından açılımın içeriği ile ilgili bir detay gelmedi. Alevi kurumları olarak da basına yansıyanlar üzerinden değerlendirme yapmanın doğru olacağını düşünmüyoruz.
Hükümet kanadından bir açıklama gelmeden konunun detayına girmesek de genel bakış açımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Öncelikle bu açılım nereden icap etti bir onu irdelemek gerekir. Amaç Gezi direnişi etrafında oluşan muhalif birlikteliği ayrıştırmaya yönelik. Gezi direnişi etrafında birleşen muhalif güç hükümetin korkulu rüyası haline gelmiştir. Alevi açılımının bu ortamda tekrardan gündeme gelmesinin nedeni budur. Bu bir devlet aklıdır. Bu devlet aklı 1993 Madımak Katliamı’ndan sonra oluşan Alevi muhalefeti ile zaten yüksek olan Kürt muhalefetinin bir araya gelmesinden korkup, o süreçte kendine göre nasıl tedbirler alıp el altından ve örtülü ödeneklerden kendi yarattığı Alevi kurumlarını destekleyip cemevlerinin yapılmasına göz yumduysa bugün de aynı akıl başka bir açıdan devreye girmiştir.
O günkü devlet aklı çok hazırlıklı değildi ve kendine yakın gördüğü kişiler üzerinden yürütmüştü bu çalışmayı. Şimdiki devlet aklı bir hayli hazırlıklı bu işi nasıl yapacağını iyi biliyor. Peki bu işten Alevilerin hayrına bir şey çıkar mı? Tabii ki çıkabilir. Alevilerin esas sorunu cemevlerine arsa tahsisi ile başlamaktadır. Bu sorunun aşılması Aleviler için önemli bir adım olacaktır. Ama Aleviliği devletin kontrol mekanizması içine sokmadan. Aksi takdirde ‘Biber gazı haktır’ diyen dedelere rastlamaya başlarız. Hatta bizimkiler öyle bir abartırlar ki bu işi Hz. Ali’nin Hayber Kalesi’ne biber gazı ile girdiğini bile anlatmaya başlarlar. Tıpkı Diyanetin Avrupa’ya gönderdiği Dedelerin; “Biz Avrupa’ya İslam’ı öğretmeye, yaymaya geldik” demeleri gibi.
Alevilerin inançsal ve demokratik hakları böyle palyatif çözümler ve sıkışınca gündeme getirilecek konular değildir. Alevilik de Aleviler de hükümetlerin sıkışınca gündeme getireceği kadar hafife alınacak konular değildir. Alevilerin, Kürtlerin ve diğer tüm etnik, inançsal kesimlerin sorununun çözümü demokratik bir Türkiye’nin inşası ile mümkündür. Bu da yeni bir anayasa ile mümkün olacaktır. Anlaşılamaz olan madem yeni bir anayasa yapılacak, bunun için bizden de görüşler alınıp, birçok hazırlık çalışması yapılmışken bu tür lokal çözümlerle yürümeye neden ihtiyaç duyuluyor ki. Yapın yeni bir anayasa, alın tüm demokratik hakları güvence altına, o zaman ayriyeten bir Alevi açılımı, Kürt açılımı, Roman açılımı, Laz, Çerkes, Süryani açılımı yapmaya gerek kalmaz.
Demek ki sizin niyetiniz ülkeyi demokratikleştirmek ve demokratik bir anayasa yapmak değil, Gezi direnişi sizi sıkıştırınca Alevi açılımına, Kürtler sıkıştırınca Kürt açılımına sarılıp oyalanıp duracaksınız. Vaziyeti kurtarma projeleri ile bu ülkeyi yönetemezsiniz.
Alevilerin hakları Anayasal haklardır. Alevilerin sorunları öyle açılıma saçılıma gerek duymadan köklü ve kalıcı bir şekilde çözülmesi gereken bir sorundur. Bunun adresi de anayasadır.
Evrensel Gazetesi / 28 Haziran 2013