CHP’nin önemi
CHP’nin önemi
Barışın sadece yönetenler arasında değil, toplum nezdinde de tesisi için sürecin katılımcılarının genişletilmesi önemlidir. CHP’nin sürekli dışlanarak sürecin dışına itilmesi ve ‘destekleyeceksen destekle’ anlayışıyla hareket edilmesi doğru değildir. Çünkü eksik de olsa içerden farklı sesler gelse de CHP ‘Demokratikleşme ve Barış’ terimini kullanan ve bu konuda kendince önerilerde bulunan bir partidir. Milliyetçileştirilen CHP tabanının yeniden demokratikleştirilmesi hem sürecin sağlıklı sonuca ulaşması, hem de Türkiye’nin demokratik tercihlere yönelmesi açısından önemlidir. Neticede sandık var ve bu insanların tercihleri belirleyici öneme sahip.
Bizim ülkemiz lider endeksli, liderin siyasi bakışına göre kendine yön veren ve siyaset tarzı belirleyen insanlardan oluşmaktadır. Bunun en iyi örneklerinden birisi CHP’dir. SHP ile Deniz Baykal’lı CHP’nin tabanı aynı insanlardan oluşmasına rağmen SHP’nin sosyal demokrat siyaseti ile CHP’nin siyaseti kıyaslanamayacak ölçüde farklıdır. SHP’ye ‘Sosyal demokrat bir partiydi’ diyebilirken Deniz Baykal’lı CHP’ye bunu söylemek mümkün değildir.
CHP Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte birdenbire sosyal demokrasiye yönelme eğilimine girdi, bu milliyetçileştirilmiş belirli bir kesimde hazım sorunu yaratırken CHP tabanının çok önemli bir kesimi tarafından hemen benimsendi, benimsenmeseydi hâlâ sinsi sinsi bir kenarda bekleyen o kafatasçılar Kılıçdaroğlu’nu çoktan alaşağı ederdi. CHP tabanının bu değişimi lider endeksli siyaset anlayışının önemli bir sonucudur. Son seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu Hakkari mitinginde ‘AB nin yerel yönetimler özerklik şartı kabul edilmelidir’ dediğinin bir gün sonrası oturduğum semtteki CHP mahalle teşkilatına gittim. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı karşısında şok geçiren bazı kafatasçı milletvekillerine karşın mahallenin ne düşündüğünü merak ettim. Gördüğüm mahalle teşkilatı aralarında sohbet etmişler ve hemen hemen hepsi ‘Genel Başkanın söyledikleri doğrudur, Genel Başkan haklı’ sonucuna varmışlardı. Buradaki keramet bugüne kadar özerkliğin kendilerine anlatılmaması mıydı yoksa kendi genel başkanlarının bugüne kadar özerklik haktır dememesi miydi? Bunu hepimiz tahmin edebiliyoruz.
CHP içerisinde çatlak sesler çıkmasına, bu barış sürecinde sürekli çelişkili laflar etmesine rağmen CHP bu sürecin içinde olmalıdır. AK Parti görüşmeler hakkında CHP’yi bilgilendirmiyorsa BDP heyeti bunu yapmalıdır. CHP kaçmak istese de BDP yanına gitmeli ve görüşmeler hakkında bilgi vermelidir. Şu an yapılan ‘şartsız şurtsuz destekle, desteklemezsen de destekleme’ yaklaşımı önemli bir tabanı olan bir siyasi bir partiye söylenecek sözler değildir. Barışa destek vereceğini söyleyen CHP sürece dahil edilmeli, CHP üst yönetimi demokratik söylemlerini artırmalıdır. Böylelikle de CHP tabanı milliyetçi bir tutumdan SHP dönemindeki demokratik bir bakış açısına yeniden kavuşturulmalıdır. Tayyip Erdoğan’ın yanlış ve ırkçı söylemlerine kulak asmayıp, demokratikleşme adına desteklenmelidir diyen demokrat-liberal aydınlar aynı toleransı Kemal Kılıçdaroğlu’na göstermiyor. Tayyip Erdoğan’ın ırkçılık, ötekileştirici nefret söylemlerini alt alta topladığınızda Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini dörde beşe katlar. Vur abalıya demeden bu gerçeği de görelim canlar.
Evrensel Gazetesi / 28 Mart 2013