“AKP Alevilere Önerilerinde Samimi Değil”
“AKP Alevilere Önerilerinde Samimi Değil”
Ali Kenanoğlu, AKP’nin Alevilere yönelik yeni politika önerileri etrafında yoğunlaşan tartışmalarda ön plana çıkan isimlerden. Kenanoğlu ile, Alevilik, Aleviler ve AKP üzerine yaptığımız söyleşiyi okuyucularımıza sunuyoruz.
Aleviler yağmurdan kaçarken doluya tutulmak istemiyor
“AKP Alevilere önerilerinde samimi değil”
Markar Esayan
Ali Kenanoğlu, AKP’nin Alevilere yönelik yeni politika önerileri etrafında yoğunlaşan tartışmalarda ön plana çıkan isimlerden. Kenanoğlu ile, Alevilik, Aleviler ve AKP üzerine yaptığımız söyleşiyi okuyucularımıza sunuyoruz.
• Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1971 yılı, Tokat – Almus Hubyar Köyü doğumluyum. İktisatçıyım. Alevilik konusunda alan araştırmalarım ve yayımlanmış çalışmalarım var. Çeşitli Alevi kurumlarında (cemevlerinde) yöneticilik yaptım. Halen, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği’nin başkanıyım.
• Geçtiğimiz senelerde, çocuğunuzun zorunlu din dersine girmemesi için mücadele vermiş, bulduğunuz formül sayesinde davayı kazanmıştınız. Kısaca anlatır mısınız?
Laiklik ilkesine rağmen, okullarımızda okutulan din dersleri maalesef en başta Alevi çocuklarını Sünnileştirmeyi amaçlamakta ve çağdaş düşünceye sahip demokrat Sünni çocuklarını şeriatçı ve dinsel bir dünya bakış açısına sevk etmektedir.
Ben de çocuğum ilkokul 4. sınıfa geçtiğinde, onun inancımıza uygun olmayan bu dersi almasını istemedim. İlk önce valiliğe müracaat ettim, talebim kabul edilmedi ve arkasından bölge idare mahkemesinde dava açtım.
Davayı Türkiye’de, yani iç hukukta kazandım. Benden önce açılmış iki dava vardı; bunlar kazanılamamıştı. Benim davam Alevilik yönünden açılmadı; inancım beyan edilmeden, okullarda okutulan din derslerinin ailemizin inancına uygun olmadığı belirtildi. Mahkeme, Anayasa gereği ailenin dini inancını soramayız ve beyanı bizim için esastır diyerek bizi haklı buldu. Benim çocuğum Anayasa’ya rağmen zorunlu din dersine girmeyen ilk Alevi çocuktur.
• AKP ile ilgili son gelişmelere gelmeden, Alevilerin CHP ile olan münasebetini bize anlatır mısınız? Anladığımız kadarıyla CHP’nin blok oy deposu olarak gördüğü Alevilerde partiye karşı ciddi bir tepki, hatta terk etme eğilimi var. Neden?
Aleviler hep sivil idareden yana olmuşlardır. Tek parti döneminden sonra kurulan Demokrat Parti’ye Alevilerin ilk zamanlarda oy vermeleri de bu sebeptendir. Sonrasında Demokrat Parti’nin dinsel yaklaşımları ortaya çıkınca, Aleviler topyekûn bu partiyi terk etmiş ve sol söylemlerde bulunan CHP’ye yönelmişlerdir. Ortanın solu söylemleri Alevilerin yoğun ilgisini çekmiş ve Aleviler CHP’nin oy deposu olmuşlardır.
Günümüze gelirsek, Deniz Baykal’ın genel başkanlığıyla birlikte parti milliyetçi bir çizgiye çekilmiştir. CHP’de, başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere, Türk ve Sünni olmayanlara karşı bir tasfiye hareketi başlamıştır. Zaman zaman Alevi vekiller yer alsa da bunlar göz boyama taktiklerinden öteye gitmemiş, dahası parti politikası Alevilerin demokratik taleplerini yok saymıştır. Son yıllarda CHP tamamen milliyetçi bir politika izlemiş, hatta bazı hususlarda MHP’lileri bile şaşkınlığa uğratmıştır. Hrant Dink’in cenaze töreninde söylenen “Hepimiz Ermeni’yiz” sloganına da şiddetle karşı çıkmışlar ve aleyhte yapılan gösteri ve tepkileri haklı bulmuşlardır. (Onur Öymen’in açıklamaları ve TV konuşmaları)
Demokratik açılımları reddetmiş, 301. madde başta olmak üzere, statükonun savunuculuğuna soyunmuşlardır. Bütün bu politikaları, her dönemde soldan yana olan, demokratik değişimleri savunan Alevilerce tepkiyle karşılanmıştır. Son seçimlerde “AKP-şeriat”, “Cumhuriyet- Laiklik” gibi korku politikalarıyla Alevilerin oylarını almayı başaran CHP’den seçimler sonrasında kopmalar olmuş, halkın soldan yana talepleri artmaya başlamıştır. Nitekim Baykal ekibinde yer alıp, aynı politikaları savundukları halde bugün çeşitli sebeplerle Baykal’a muhalif olanların “parti soldan uzaklaştı” şeklindeki konuşmaları da Alevilerce dikkatle izlenmektedir.
• Zannediyorum AKP’nin bu son manevrasının bir nedeni de, Alevilerin CHP’den duydukları bu rahatsızlık. Ne dersiniz?
Tabii, CHP’nin Alevilerin taleplerini kabul etmediğini gören AKP ve diğer partiler de buradan duyulan ve sesli bir şekilde de ifade edilen CHP rahatsızlığını değerlendirmek istiyorlar.
• Peki, AKP’nin Alevilere yaptığı bu son önerileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz bu öneriyi samimi bulmuyoruz. Bir tarafta Aleviliği satanizmle eş tutan, cemevlerini cümbüş evi olarak gören, Aleviliği İslam’ın bir alt tarikatı olarak gören bir yaklaşım var. Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu geçtiğimiz günlerde “Cemevleri ibadethane olamaz” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Bu açıklamaların üzerinden 15 gün bile geçmemiştir.
Aslında sorun ve Alevilerin sıkıntısı sadece AKP ile ilintili değil. Devletin bir Alevilik bakış açısı var ve AKP bunu uygulamaya sokmaya çalışıyor. Bu bakış açısına göre Alevilik, İslam’ın içerisinde bir mezhep bile değil, bir alt tarikattır. Aleviliğin Nakşibendilik ve Nurculuktan bir farkı yoktur. Alevilerin ibadethanesi camidir; ibadeti namazdır, Ramazan orucudur, hacdır; cemevleri kültür evleridir. Devletin Alevilik yaklaşımı ve tarifi kabaca bu şekildedir. Oysaki gerçek bu şekilde değildir. Alevilerin ibadethanesi cami değil cem evidir; ibadeti namaz değil, cemdir; orucu Ramazan değil, Muharrem ve Hızır orucudur; Alevilik’te Hac ibadeti yoktur. Aleviliğin kendine özgü ibadetleri ve Tanrı algılayışları vardır.
Alevilik bu özgün yapısını yüzlerce yıldır, devletin güdümüne girmeden koruyabilmiştir. AKP bugün Alevileri, Diyanet İşleri Başkanlığı içerisine sokmaya ve dedeleri devlet memuru yapmaya çalışmaktadır. Nasrettin Hoca’nın deyimiyle, “parayı veren düdüğü çalar.” Diyanet’in memuru olan dede, Diyanet’in düdüğünü çalacak ve Diyanet’in bakış açısında olan ama Alevilerce kabul görmeyen Aleviliği yürütmeye çalışacaktır. Buraya zaten bu düdüğü çalacak olan dedeler alınacak, Diyanet’in Alevilik düdüğünü çalmayı reddedenler alınmayacaktır. Bu, Aleviliğin asimilasyonunu ciddi olarak hızlandıracaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı zaten şu anda Aleviler üzerinde bir Sünni İslam misyonerliği yapmakta. Alevi köylerine imam göndermekte, camiler inşa etmektedir. Şimdi bunu kendi Alevi memurları aracılığıyla daha kolay yapacaktır. Bu çok daha tehlikelidir.
• Aleviler genel olarak bu girişime mesafeli durdular. Siz de bunun bir asimilasyon projesinin parçası olduğunu söylüyorsunuz. Belli ki hem AKP’ye, hem de Sünni kesime karşı bir güvensizlik var. Ancak diğer yandan, CHP’nin temsil ettiği 1930 model laiklik ve devletçilik anlayışı ile bir yere varılamayacağı da Aleviler tarafından sanırım anlaşıldı. Bu bir çelişki değil mi? CHP’ye kıyasla daha sivil bir siyaset yapan parti olan AKP ile Aleviler anlamlı bir ilişki kurmayı nasıl başaracaklar?
CHP’nin savunduğu demokrasi ve laiklik, Alevileri bu günlere getiren demokrasi ve laikliktir – okullardaki din dersleri, vergilerimizle beslediğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı, köylerimizdeki camiler ve imamlar… Bu anlamda, CHP’nin statükocu yapısı Alevilere çözüm olan bir yapı değildir. Sivil siyaset yapan AKP’nin ise tabanı ve kökeni bellidir. Bunlar 12 Eylül rejiminin, solun önünü keseceğiz diye dini yapıların önünü açan rejimin bir ürünüdür. Okullardaki din dersleri, Kuran kursları, imam hatip okulları ve ilahiyat fakülteleri 12 Eylül’ün ürünüdürler. Bunların mayası budur, hamuru da ortadadır. AKP’nin sivilliği de demokratlığı da kendi değerleri içindir; Aleviler ve gerçek demokratlığı savunanlar için değildir. Öyle olsa idi, bugün okullardaki din derslerini kaldırmak yerine, ikinci bir ders koymayı düşünmezlerdi. Alevilerin AKP ile bir ilişkiye geçme zorunlulukları yoktur. Alevilerin AKP korkusuyla CHP’nin statükocu yapısına sarılmalarına da gerek yoktur. Aleviler gerçek anlamda demokrasi ve laikliği savunan bir partiye mutlaka yoğunlaşacaklardır. Siyasetin normalleşmesi ile bu gerçekleşecektir.
• Ama şu an için iktidar AKP. Sizce AKP ne yaparsa bu ciddi ve anlamlı bir adım olur?
Çözüm bellidir. Kişiye ya da cemaatlere göre farklı çözümler olmaz. Çözüm tektir. Çözüm, gerçek anlamda demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devleti olacak olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Demokratik ve laik bir ülkede dini inançlara yaklaşım nasıl olması gerekiyor ise, Alevilere ve diğer dini inanç gruplarına da o şekilde yaklaşılmalıdır. Demokratik ve laik bir ülkede, okullarda zorunlu din eğitimi olmaz; devletin Anayasa ile belirlediği dini bir kurum (Diyanet) olmaz; devlet, din adamı yetiştirmek için okullar açmaz, kurslar düzenlemez (Kuran kursları, imam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri); devlet, dini yapıları ve din adamlarını maddi ya da manevi olarak desteklemez; din işleri dini gruplara bırakılır, devlet denetleme görevini yerine getirir, ülkenin bölünmez bütünlüğü noktasında bir faaliyet tespit ederse hukuk devleti düzleminde gereğini yapar.
Biz Aleviler olarak yüzyıllardır kendi ibadethanelerimizi kendimiz kuruyoruz, inanç önderlerimizi kendimiz yetiştirip, ihtiyaçlarını kendimiz karşılıyoruz. Hükümetten ve devletten, başka inançlara sahip insanlardan para alarak bize vermesini istemedik. Biz demokrat ve laik bir ülkede olması gerektiği gibi inancımızı ayakta tuttuk. Aynı şekilde de devam etmek istiyoruz. Fakat biz bu şekilde devam ederken, başka inançlara da aynı şekilde davranılmasını istiyoruz. Aleviler üzerindeki asimilasyon ve Sünni misyonerlik çalışmalarına son verilmesini istiyoruz. Kendi imkânlarımızla açtığımız cemevlerimizin ibadethane olduğunun bilinmesini ve bu konudaki hakaretlere son verilmesini istiyoruz. Cemevlerinin, diğer ibadethaneler gibi yasallaşmasını istiyoruz. Dergâhlarımızın bizlere teslim edilmesini, anayasamız ve diğer yasalarda yer alan ve Alevilere hakaret içeren yasaların değiştirilmesini ve/veya kaldırılmasını istiyoruz.
Bizler Diyanet’in dedelerini ne köylerimize ne de cemevlerimize sokacağız. İmam görevi verilmiş dedeleri asla kabul etmeyeceğiz.
(18 Aralık 2007)