Esad’ın Aleviliğini Başbakan’dan öğrendik
Esad’ın Aleviliğini Başbakan’dan öğrendik
7 Ekim’de Alevilerin Ankara’da kitlesel olarak Barış diye haykırmaları ve Hacı Bektaş Dergahı Mursidi Veliyettin Hürrem Ulusoy’un mitingde barış duası vermesi birçok kimseyi ve kesimi fena halde rahatsız etmiş.
Alevilerin ‘Barış’ talebinden rahatsız olan ve hayretler içerisinde kalanlardan birisi de Akif Beki olmuş. Sn. Beki Radikal’deki yazısında Alevilerin barış söylemine bağlantılı Aleviler ve Suriye ilişkisini ele alıp değerlendirmelerde bulunmuş. Sayın Beki aslında hükümetin yarattığı halisünasyonu kaleme almış.
Nereden başlasak ki; bir kere ‘Savaşa hayır’ sloganının muhatabı her fırsatta Suriye’ye saldırılması gerektiğini savunan ve Uluslararası güçleri savaşa davet eden Türkiye ‘dir. Türkiye bu ilişkide mazlum değil zalimdir. Suriye’ye müdahaleyi isteyen taraftır.
Anadolu Alevileri Esad ailesinin Aleviliğini ve bu savaştaki Alevi-Sünni ilişkisini Başbakan Tayyip Erdoğan ‘dan öğrendiler. Suriye’de çatışmaların ilk başladığında Başbakan “Suriye’de Alevi subaylar katliam yapıyor” diyerek bu savaşın inançsal boyutunu belirlemiş oldu. O açıklamadan sonra Türkiye’de ‘Savaşa hayır’ diyen kişilere ‘Yoksa sen de mi Alevisin’ denilmeye başlandı. CHP liderine açık açık mezhep yakınlığından böyle davranıyorsun diyen de yine hükümet üyesi bakanlardı. AKP hükümeti Suriye meselesinde yürüttüğü savaş çığırtkanlığı politikasının destek bulamayacağını bildiği için ‘Esad’ın Aleviliği’ üzerinden bir siyaset yürütmeye başladılar. Böylelikle de geniş Sünni nüfusun desteğini almayı hesap ettiler. Bunda da yanıldılar, çünkü Türkiye’nin büyük çoğunluğu Alevisiyle Sünnisiyle ‘savaşa hayır’ demektedir.
Evet, Başbakan’ın ve AKP hükümet üyelerinin Suriye siyasetini Alevilik üzerinden yürütmeye başlamalarından sonra Türkiye’de yaşayan Alevilere yönelik tehdit, hakaret ve saldırılar artmıştır. Alevilerin evlerinin işaretlenmeleri, evlere tehdit içeren yazılı notların bırakılmaları, cemevi kundaklamaları, sürgü de yaşandığı gibi fiili saldırılar gibi birçok ve birbirini takip eden olayların meydana gelmesi tesadüfen değildir. Ne hikmetse bu olayların failleri de hiç yakalanamamaktadır. Ya da sürgü de olduğu gibi ceza mağdurlara değil saldırganlara kesilmektedir.
Suriye, ne Nusayri Aleviler ne de Alevi-Bektaşiler tarafından ikinci vatan olarak görülmez, çünkü Suriye bir Alevi devleti değildir. Alevileri rahatsız eden Suriye muhaliflerinin kendilerine ‘Muaviye ordusu’ demeleri ve bu misyona uygun davranmalarıdır. Alevileri endişelendiren Suriye’deki bu Muaviye Ordusunun ‘Aleviler tabuta, Hıristiyanlar Beyrut’a’ sloganlarıdır. Alevileri endişelendiren AKP’nin saldırgan politikası ve daha çok kanın dökülmesidir.
Alevilerin barış talebi bugünün değil, Hünkar Hace Bektaş Veli’nin güvercin donunda Anadolu’ya gelmesiyle başlayan bir taleptir. Bu talep sadece Suriye konusunda değil Türkiye’nin içerisindeki yasadığı ‘Kürt sorunu’ karşısında da talebi budur. 7 Ekimde ‘Kürt sorununa da demokratik ve barışçıl çözüm’ diye haykırılmıştır. Bu talepte de en yüksek sesle dile getirilmiştir. Sayın Beki bunu da atlamasın.
Türkiye’deki Aleviler Esad’ı bilmezler, tanımazlar. Hiç kanka olmadılar, birlikte tatile gitmişlikleri de yoktur. Ayrıca BAAS Partisi’nin de Esad’ın da bir Alevi tavrı, siyaseti, önceliği yoktur ve hiç olmamıştır. Türkiye’deki Alevilere Esad’ın Alevi olduğunu öğreten AKP siyaseti olmuştur. Esad’ın değil AKP’nin böyle bir derdi vardır. Suriye’deki hükümetin sadece dört bakanı Aleviyken, Türkiye’deki hükümetin bırakın bakanı sadece bir Alevi milletvekili olması kimin daha mezhepçi olduğuna iyi bir örnek olsa gerek.
7 Ekim mitingini ve Alevilerin taleplerini böyle boş halisünasyonlarla bertaraf edeceğinize, o taleplerin demokratik bir ülke olmanın gereği olduğunu görmelisiniz.
Radikal – 12/10/2012 – Ali Kenanoğlu
http://www.radikal.com.tr/politika/esadin-aleviligini-basbakandan-ogrendik-1103739/