Konuşmalar

Bu yasa, Alevi toplumunun taleplerini suistimal eden darbe ve kayyum yasasıdır!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Cemevlerine ilişkin düzenlemeler içeren torba yasa teklifi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşlerini aktardı. Devletin kendi Alevilik tanımını yapmak istediğini belirten Kenanoğlu, Cemevleri yasa teklifini Alevi toplumunun taleplerini suistimal eden darbe ve kayyum yasası olarak değerlendirdi.

Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.


24.10.2022 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim: Anayasa’nın 2’nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti devletini tanımlarken “…demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” diyerek bitirir cümleyi. Şimdi, dolayısıyla Anayasa’nın ondan sonraki bütün maddelerinin tamamı buna göre oluşturulması gerekir yani bu değiştirilemez maddeler esas alınarak bunun üzerinden yürütülmesi gerekir. Yani bizim işte Alevilerin talebi olabilir, Sünnilerin talebi olabilir, Ezidilerin talebi olabilir ya da farklı toplumsal kesimlerin doğal olarak talepleri olabilir ama biz bütünüyle bu taleplere baktığımızda gerek Anayasa’nın sonraki maddelerini gerekse bu taleplerinin tamamını demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti çerçevesinde ele almamız gerekiyor.

Peki, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde nasıl oluyor bu işler? En başta şu oluyor: Bir kere, devlet, iktidar hiçbir şekilde dinleri, inançları, tanım ve tarif etmiyor. Devletin, iktidarının hiçbir şekilde inançları kontrol altında tutan bir dinî kurumu olmuyor ama bizim bu maddeye rağmen Anayasa’mızın birçok maddesi ilk başta bu maddeleri ihlal ederek devam ediyor.

Şimdi, burada oluşturulmaya çalışılan şudur: Öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığıyla genel çoğunluk olarak Sünni Müslüman topluluk zapturapt altına alınmış daha cumhuriyetin kuruluşundan itibaren. Yani işte hutbeler, camiler, oraya din görevlileri… Devlet memurudur bunlar. Dolayısıyla devlet nasıl bir çerçeve çiziyorsa bunu uygulamak zorundadırlar. Bunun örneğini nereden biliyoruz? Bunun örneğini Gezi protestolarından biliyoruz yani öncelikli olarak değil mi? Beşiktaş’taki caminin hocası, imamı ne dedi? “Ben din insanıyım, yalan söylemem, burada kimse bira içmedi, kimse buraya ayakkabıyla girmedi.” Peki ne oldu? Oradan uzaklaştırıldı çünkü onu oraya, göreve getiren iktidardı ve iktidar onu uzaklaştırdı yani müdahale etti inanca, dine, onun yönetimine müdahale etti.

Şimdi, burada ne oluyor? Burada Sayın Kemal Bülbül can da ifade etti, ülke kurulurken Alevilik, esasında, bir tarikat olarak değerlendirildi. Tekke ve zaviyeler kanunuyla birlikte de bütün tarikatlar yasaklandığı için Alevilik de yasaklandı ve gelinen noktada Alevilik bir yasaklı inanç olarak bugüne kadar kimi meşru durumlar oluşturarak kendince varlığını sürdürmeye çalıştı.

Şimdi, gelinen noktada öyle bir hâl aldı ki özellikle Avrupa’ya giden Alevilerin elde ettikleri kazanımlarından kaynaklı olarak çünkü niye? Avrupa’da demokrasisi işleyen ülkeler var, laikliği işleten ülkeler var; beyanı esas alıyor, beyanı.

Size komik bir haber anlatacağım, size komik gelecek. Örneğin, 6 Ocak 2012 tarihli bir haber var, İsveç’te bir din kabul ediliyor, dinin adı “copy paste” yani kopyalayapıştır dini. Kutsal objeleri “F” tuşu, klavyedeki çeşitli tuşlar ve İsveç devleti bunu kabul ediyor “Ben beyana bakarım, kimin nasıl inandığı beni ilgilendirmez, ben beyanı esas alırım.” diyor. Tabii, her devletin olacağı gibi, onların güvenlik açısından birtakım kriterleri var yani “O din, o inanç, o topluluk başka bir inancı tehdit etmek için mi kuruluyor?” bütün bu çerçevelere bakar, eder ve ondan sonra kabul eder ve 2012’de bunu kabul ediyor. İsveç’te şu anda kabul edilen bir dindir bu.

Şimdi, biz ne yapıyoruz? Burada deminden beri, sabahtan beri “Alevilik” tanımı yapıyor arkadaşlar; bu, hiçbirimizin haddine değil. Bak, ben bir Alevi’yim, Alevi kurumlarında başkanlık yaptım, yöneticilik yaptım, inançsal olarak bir önderlik sıfatım da var benim ama bütün bunlara rağmen ben haddim olarak görmem, genel Alevi toplumu kendisini nasıl tanımlıyorsa öyle kabul ederim. Bunun bir örneği vardır Avusturya’da. Bakın, Avusturya’da çok farklı bir şey oldu, bir grup çıktı dedi ki “Biz Alevilik olarak İslam’ın içindeyiz.” Alevi İslam toplumu olarak tescil edildiler. Başka bir Alevi topluluğu çıktı, dedi ki: “Hayır, biz İslam değiliz, kendine özgü bir inancız.” Onu da kabul etti çünkü beyana bakıyor, beyanı esas alıyor ama biz ne diyoruz? Sen eğer “Kendine özgün bir inanç” diyorsan “Vay bölücü!” Ya, bir dakika sana ne oluyor? Ya, bir kere, bütün Alevi kurumlarının, kuruluşların tamamı zaten Dernekler Yasası, Vakıflar Kanunu’ndan kaynaklı olarak ya İçişleri Bakanlığı ya da Cumhurbaşkanlığına bağlıdır. Yani kendine özgü bir inanç temsil ettiği zaman bu bölücülük var… “Bölücülük faaliyeti” dediğiniz şey başka bir şeydir, bu söylediğiniz şey değildir. Bir kere, bu ülkede tanımların ve kavramların hepsini birbirine karıştırmışız, karıştırmışsınız daha doğrusu. Bütün bunlardan bakmak gerekiyor.

Şimdi, dolayısıyla, bu yasa nedir? Bu yasa, Alevilerin taleplerini suistimal etme yasasıdır yani Alevilerin talepleri vardır, Aleviler taleplerinde haklıdır ama onların talepleri üzerinden Aleviliği kontrol altına almak için o talepler suistimal edilmektedir iktidar tarafından.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ – Toparlarsanız sevinirim, maddeler üzerinde yine söz hakkınız var.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Bitireceğim.

Şimdi, Cumhurbaşkanı bizzat söylüyor, hatta yazılı olarak okuyor, diyor ki: “Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuracağız. Muhtarlıklar, belediyeler, dernekler, vakıflar, federasyonlara bağlı cemevleri bu başkanlıkla yönetilecek yani siz insanların kendi ibadethanelerini nasıl yöneteceğine de karar vereceksiniz ve tutacaksınız başka… Peki, bu başkanlığın üyelerini kim belirleyecek? E, Cumhurbaşkanı belirleyecek. Yani Alevilerin kendi özgür, kendisini yönetme, kendi inancını belirleme hakkını da elinden alıyorsunuz. Dolayısıyla, Alevi kurumlarının ortak kanaatidir, kendileri de dile getirecekler, yapmış oldukları açıklamalardan biliyorum: Bu bir kayyum atama yasasıdır, bu bir Aleviliğe darbe yasasıdır, Aleviliği zapturapt altına alma yasasıdır ve bunu reddediyoruz.

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu