Kayyım zihniyeti ve Dersim örneği
Demokratik Bölgeler Partisine ait belediyelerin neredeyse tümüne kayyım atanmış durumda. Kayyım atanmadan önce DBP’li belediye başkanlarının görevde olduğu zamanlarda iktidar tarafından nasıl bir engellemeye tabi tutuldukları ve belediye hizmetlerinin nasıl engellendiğini ise kamuoyu pek bilmiyor.
Ben bugün size Dersim Belediyesi örneğiyle bunu anlatmaya çalışacağım. Dersim Belediyesinde yaşananları bizzat Dersim Belediyesi eş başkan yardımcılarından Hüseyin Tunç’un ağzından sizlere naklen aktarıyorum:
“Kayyım atanmadan çok önce aslında belediyemize fiilen el konuldu, çalışmalarımız engellenmeye, hizmetlerimiz, projelerimiz durdurulmaya başlandı. 7 Haziran seçimlerinin hemen akabinde bürokraside hiçbir iş ve işlem yaptıramaz olduk.
Öncelikle kentin en az yüzyıllık geleceğine yön verecek kentin imar planını yapacaktık, çünkü şu an 1974 yılında yapılmış ve günümüze cevap vermeyen imar planı uygulanıyor. Bunun için öncelikle jeolojik etüt çalışması yaptırdık. Bu çalışma deprem, sismik hareketler gibi kentin zeminini belirleyen ve imarını belirleyecek bir etüt çalışmasıydı. Bu çalışmanın AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanması gerekiyordu ki biz imar planını yapabilelim. Ancak bu jeolojik etüt çalışması bir türlü onaylanmadı ve imar planı engellendi.
Kente ve bölgeye hizmet vermek için Devlet Malzeme Ofisinden (DMO) üç adet çöp kamyonu satın almak için girişimde bulunduk, parasını DMO’ya yatırdığımız halde çöp kamyonlarımız bize verilmedi. Sürekli bizi oyalayıp parasını ödediğimiz kamyonları teslim etmediler.
Avrupa Birliğinden katı atık projesi için 13 milyon avro fon temin ettik, projenin yapılacağı alanı tespit edip yerle ilgili yaşanan sorunları aştık, yasa gereği fondan faydalanabilmemiz için Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onay vermesi gerekiyordu ancak diğer projelerde olduğu gibi bunda da gerekli onay verilmedi. Vali ile görüştük o da Çevre ve Şehircilik Bakanının masasında olduğunu, onay için beklediğini söylese de gerekli onay bir türlü gelmedi.
Dersim’de uyuşturucuya karşı mücadele ve madde bağımlısı gençlere yönelik projeler gerçekleştirdik, gençlerden gruplar oluşturup Munzur Vadisi’nin temizliği, çevre bakımı vb. işlere yönlendirmeyi planlıyorduk ancak bu konuyla ilgili sunduğumuz hiçbir proje ilgili Bakanlıkça kabul edilmedi.
Yoksul çocukların eğitimi için ‘Dilek Serin Destek Merkezi’ açtık. Burada öğretmenler imkanı olmayan çocuklara dersler veriyordu, burayı kayyımdan önce kapattılar.
‘Gıda Bank’ diye bir projemiz vardı, bu projeyle yoksullara gıda yardımı vb. ihtiyaçlar için destekte bulunmayı amaçlıyorduk, bunu da kapattılar.
Bunların hepsi kayyım atanmadan önce yaşananlardır. Son üç aydır belediyemizde yedi müfettiş inceleme yapıyordu, bu inceleme esnasında zaten bütün işlerimiz askıya alınmıştı.
Belediyeye kayyım atanmadan önce belediye bütçesinde 17 Milyon 352 bin TL nakit mevduatımız vardı. Bu parayı; cemevi, kültür merkezi, çocuk kreşi, Munzur Vadisi düzenlemesi, yer altı çöp konteynerlerinin projeleri için tutuyorduk. Projeler yapılmış, planlanmış, bütçesi hazırlanmış ve ihaleye çıkma aşamasına gelinmişti, hepsi ihale sürecindeydi.”
Hüseyin Tunç’un aktardığı bütün bu işleri planlarken 17 Kasım tarihinde Dersim Belediyesine kayyım atanarak Dersim halkının iradesine el konuldu ve Belediye Eş Başkanları Mehmet Ali Bul ve Nurhayat Altun tutuklandılar.
Dersim Belediyesinin DBP ve CHP’li meclis üyeleri kayyımı tanımadıklarını beyan edip, meclis çalışmalarını belediyeye giremedikleri için dışarıda kahvehanelerde toplanarak yerine getirmeye çalışıyorlar.
Hükümetin, kayyım zihniyetinin demokrasinin askıya alındığı ve darbe sürecinin başladığı 8 Haziran’dan bu tarafa yürüttüğünü ve belirli bir planın parçaları olduğunu bu bilgilerle daha iyi değerlendirebiliyoruz.
Aşk ile…