Aleviliğe tanım kıskacı
Aleviliğe tanım kıskacı
6-7-8 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul Aydın Üniversitesi’nde bir Alevilik çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştay bir üniversite tarafından yapılan ilk Alevilik çalıştayı oldu. Üniversitelerin Alevilik konusunda çalıştaylar yapması ve Aleviliği bir çalışama alanı olarak görüp çeşitli akademik faliyetlerde bulunmaları önemlidir.
Bu çalıştayların hükümetin Alevi açılımına zemin oluşturmaktan çok Alevilik konusunda üniversitelerin kendi yapacakları çalışmalara zemin oluşturması daha önemlidir. Türkiye’de üç üniversitede Alevilik konusunda araştırma merkezi bulunuyor. Bu araştırma merkezleri ne amaçla kurulursa kurulsun bir dokümantasyon merkezi, yazma eserlerin toplanmasına ve evlerde sandıklarda saklanan, ulaşılamayan bu belgelere araştırmacıların ulaşmasını sağlaması açısından önemli bir iş yapıyor. Özel üniversiteler bu işe el atar mı bilmiyorum ama çalıştayda Alevi camiasının bir özel üniversite kurması ve bu tür çalışmaları yapmasının önemi dile getirildi.
Bu çalıştayda da, katıldığım tüm diğer platformlarda karşılaştığımız klasik bir soru var. Bu soru Aleviliğin ne olup ne olmadığı, inanç esasları ve inançsal referanslarının neler olduğudur. Belirli bir kesim bunu hiç Alevilere sormadan kendisi yapıyor. Aleviliği tanımlayıp inanç esaslarını da belirleyip Alevilerin önüne koyuyor. Daha ahlaki davrananlar ise bunu Alevilerden istiyor. Hele bir Aleviliği tanımlayın, siz kimsiniz, neye inanırsınız, inanç esaslarınız nelerdir, siz buna karar verin biz de ne yapacağımıza karar verelim tarzı bir yaklaşım sergileniyor.
Kendilerini devletin sahibi, her türlü hakkın hukukunda sahibi ve belirleyicisi olarak gören egemen inanç mensuplarının Alevileri bu yönde bir sıkıştırmaya maruz bırakmaları ve illa da Aleviliği tanıma zorlamaları Aleviliği belirli bir kalıba sokmaya zorlamaktır.
Alevilik bilinmez bir inanç değildir. Kimilerine göre binlerce yıldır ama tartışmasız yüzlerce yıldır Anadolu da var olduğu bilinen Aleviliğin geldisi gittisi, tarihi ve inanç esasları da bilinmez değildir. Burada sorun olan ve egemen inanç mensuplarının bekledikleri kendilerince kabul edilebilir bir Alevilik tanımının yapılmasıdır. Aleviliğin yüzlerce yıldırkı yaşamı içindeki gerçeği egemen inanç mensuplarının kabul edemediği bir tanımdır.
Bu yapılan çalıştaylar anlamaya ve öğrenmeye yönelik olduğu sürece çok kıymetlidir. Ancak bu çalıştaylarda işin çok da böyle olmadığı yönünde kuşkular ve verilen çokça mevcuttur.
Aleviliği tanıma zorlamadan var olduğu gerçekliği ile kabul edip, Aleviliğin ve Alevilerin sorunlarını demokratik bir ülke olmanın gereği içerisinde çözüm hedeflenmelidir.
Evrensel Gazetesi / 13 Aralık 2013