Hubyar & Sıraç

1562 yılında kurulan Hubyar Vakfı

1562 yılında kurulan Hubyar Vakfı

Hubyar Sultan 1527 – 1533 yılları arasındaki yürüttüğü Celali isyanları sonrasında bugünkü Hubyar Köyüne yerleştikten sonra Zaviyesini – Tekkesini, Ocağını kurmuş ve Kurduğu Tekkede taliplerinin hizmetlerini yürütmeye başlamıştır.

Hubyar Sultan uzunca dönem başta Begdili Sıraç Alevileri olmak üzere bölgede bulunan birçok Alevi topluluğunun inançsal ve siyasal önderliğini yürütmüştür.

Kanuni Sultan Süleyman’ın padişahlık döneminde Avrupa’da çok parlak yıllar geçmişse de Anadolu ve Mezopatamya’da durum hayli karışıktır. Kanuni Süleyman’ın Padişah olduğu 1520 – 1566 yılları Celali İsyanları diye adlandırılan Alevi isyanlarının en yoğun, en kanlı olduğu yıllardır.

Hubyar Sultan’da bu dönemde 1527 – 1533 yılları arasında tarihte, Osmanlı’ya karşı Tokat – Sivas – Amasya – Yozgat – Çorum bölgelerinde büyük bir isyan yürütmüştür. İsyanın kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra da Tekeli dağı eteklerinde bugünkü Hubyar Köyü sınırları içerisine yerleşmiştir.

Hubyar Sultan kurduğu Tekkeden bölgedeki Alevi toplumunun hem inançsal hem de siyasal önderliğini de yürütmüştür. Bu dönem içerisinde Osmanlı’nın merkezi otoritesiyle de sürekli savaş halinde olmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman’ın son yıllarında isyandaki Alevi önderleriyle anlaşma, uzlaşma yoluna gitmeye çalışmıştır. Bu konuda 1562 yılında Hubyar Sultan’la da Osmanlı bir uzlaşmaya gitmiş ve Hubyar Tekkesi’ni resmi olarak tanımıştır.

Bu tanıma çerçevesinde Hubyar Tekkesi adına bir Vakıf kurulmuş ve bugünkü Hubyar Köyü arazisi Hubyar Vakfına temlik edilmiştir. Bu vakıfla birlikte Hubyar Vakfı mütevellileri, yani Hubyar Sultan Evlatları askerlikten ve vergiden muaf olmuşlardır.

Bu Vakfın kuruluşuyla ilgili belgelere ulaşmamış olsak ta Vakfın 1562 yılında kurulduğu ve bu vakfa temlik edilen arazi sınırları Hubyar Tekkesi ile ilgili çeşitli belgelerde yer almaktadır.

Bu konuyla ilgili Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde yer alan 1719 tarihli belgede bu Vakfın 1562 yılında kurulduğu şöyle anlatılmaktadır; ….. eski Padişahlar tarafından, 970 (Miladi 1562) yılında, padişah fermanıyla mülk olarak verildiği bir gerçektir. …) [1]

Yine Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde Hubyar Tekkesi ile ilgili bir belgede; ….. Geçmiş zamanların Padişahlarından bazıları tarafından büyük babamız , adı geçen ölü Hubyar Dede ‘ ye mülk olarak verilmiş bulunan Gürgen Çukuruna bağlı yerlerden İşbir Çam Alanı isimli yerde olan arazinin sınırları “Nohudan cari sudan Cağcek Çatağına ve oradan Kireçli pınara, ve oradan Sarıyar tepesinde olan Göç yolu ve oradan Karatepe boynu ve kuraklık ve oradan Sokarık Kayası ve Yalnız pınar ve Çerkez Kayası ve oradan Kapılı Kaya ve Asa Pınarına “ önce bu sınır ile sınırlı araziyi Büyük Babamız ihya etmiş ve kırk sene kadar mülkiyet üzere kendisi ekip biçmiş ve Tekkesine gelen misafirlere yemek vermek ikramında bulunmuştur. Vefatından sonra ise Çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına; misafirlere yemek vermek koşulu ile vakıf olarak şartlar koymuştur. 1678 tarihli belge

Bu sınırlar o dönemdeki Hubyar Köyünün arazi sınırlarını oluşturan sınırlar olup Çeğcek köyü ile olan sınır halen dahi bu belgedeki sınırlardır. Bir diğer sınır ise o tarihlerde Köyün otlaklığı olan Tekeli dağıdır ki halen de burası Yaylalık, Otlaklık olarak kullanılmaktadır. Değeryer ve Dündar Köyü sınırlarında o günden bu güne ise değişmeler olmuş ve Hubyar Köyü o sınırlara doğru büyümüştür.

Bu belgelerle birlikte 1562 yılında Hubyar Tekkesinin resmi olarak tanındığını ve adına bir Vakıf kurulduğunu anlıyoruz. Bu vakfın II. Mahmut döneminde yaşanan Alevi Bektaşi kıyımına kadar devam ettiğini o dönemden sonra ise herhangi bir kaydına rastlanmadığı yine 10 Mayıs 1871 tarihinde Şeyh Hıdır’a verilen belgede yazılmaktadır. Belgede bu durum şöyle yazılmaktadır; “…. Medine-i Sivas Nevahisinden Tozanlı nahiyesinde vaki Şeyh HOBYAR BABA adlı hayır sahibi tarafından yapılmış hayrat binası olan zaviye ile ilgili olarak Şeyhülislamlık makamından tekrar berat verilmesi hakkında gerçekleştirilmiş olan talep üzerine ilgili kayıtlara başvurularak adı geçen zaviyenin vakfına ve Şeyhülislamlık makamı nezdinde bu  durumla ilgili bir kayıt bulunmadığı…”   [2]

1871 yılında Hubyar Tekkesi Vakfının kaydına rastlanmaması II. Mahmut döneminde Alevi Bektaşi Tekkelerine yönelik yok etme operasyonunun bir sonucu olsa gerek. Bu dönem yani II. Mahmut’un padişahlık dönemi 1808 – 1839 yılları arası olsa da Alevi Bektaşi Tekkelerine yönelik kıyım, yıkım ve asimilasyonlar 1826 – 1839 arasında gerçekleşmiş ve sonrasında da devam etmiştir.

Bu süreçte bir çok Alevi Bektaşi Tekkesi yıkıma uğratılmış, imtiyazları kaldırılmış, vakfiyeleri iptal edilmiş, kimi Tekkeler Nakşi Şeyhlere Teslim edilmiş, Alevi Bektaşi Tekkelerindeki Dede ve Babalar katledilmiş veya sürgüne gönderilmiştir.

Hubyar Tekkesi ve Vakfının kaydının silinmesi de bu dönemde olmuştur. Bu dönemde Hubyar Tekkesi yıkıma uğrayan Tekkeler arasındadır.[3]

 

Ali Kenanoğlu

10.12.2016

[1] Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri – A. Kenanoğlu, İ. Onarlı 2002

[2] Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri – A. Kenanoğlu, İ. Onarlı 2002

[3] Hamdullah Çelebi savunması, İsmail Özmen- Yunus Koçak, Ankara 2007

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu